11 Haziran 2014 Çarşamba

Özgür Mim

Güzel blog arkadaşım Lâl-ü Tebessüm tarafından mimlenmişim. Çok mutlu oldum. Çünkü seviyorum mim cevaplarını, bir nevi kendimle konuşuyormuş gibi ya da içimde ki Yasemin'i konuşturuyormuşum gibi oluyor
Yalnız bu mim de bir şey eksik sanki, hani direk konuya girmiş. Cevapları neyi düşünerek söyleyeceğimi söylememiş.
O yüzden adı başlıkta ki gibi Özgür Mim.

1) Telefonun nerede?
Şu an çöpe atmak istiyorum, çünkü çekmiyor!

2) Partnerin?
O şanslının hala varlığından haberi yok, galiba ^.^

3) Saçların?
Genel de uzun saç severim, şöyle rüzgara karşı savrulanlardan :)

4) Annen?
Umarım şu an, akşama ne yemek yapsam da yaseminimi mutlu etsem diye düşünüyordur...

5) Baban?
Babam şu sıralar çok mutsuz, benim asistanlığım kısmında ciddi zorluklar yaşıyor :)
Sorduğun için teşekkür ederim ^.^

6) En sevdiğin eşya?
Şimdi, tam da şu an, mp3'üm, bazı olumsuz sesleri duymama engel olduğu için..

7) En son gördüğün rüya?
Çok garipti..

8) Hayalindeki araba?
Bugatti veyron, chrsyler c300 falan demeyeceğim tabi, Volvo s40'ım olsa kâfi :)

9) İçinde bulunduğun oda?
Çok havasız, mutsuz, duvarların dili olsa da konuşsa!

10) Korkun
Karanlıkta yalnız kalmaktan korkarım...

11) On sene içinde ne olmak istiyorsun?
İsteklerimi o kadar uzun zamana yaymayı sevmiyorum, hayallerimi de.

12) Sen ne değilsin?
Hadsiz ve bencil değilim.

13) En son yaptığın şey?
Şimdi bir bardak su içtim, öyle güzeldi ki :)

14) Senin hayatın?
Benim hayatım çok sakin, bazen hareketli bazen de çok telaşlı olabiliyor.

15) Moralin
Moralim, hava durumuna ruh haline ve annemin beni evden uğurlamasına göre değişebiliyor :)

16) Şu an ne düşünüyorsun?
Evimi. Akşam için ayırdığım 3 saatlik vaktimi nasıl, ne ile değerlendireceğimi, nasipse...

17) Senin bilgisayarın?
Benim bilgisayarım çok güzeldi, ekranı kırıldı. İmdadıma ablam yetişti, benim değil ama ablamın bilgisayarı pek yavaş pek ağır..

18) Aşk?
Aşk denince genelde tek bir şey gelmiyor aklıma, gören gözlerime de aşığım, beni yaratan Rabbime de..

Mim için teşekkür ediyorum efendim Lâl-ü Tebessüm :)



9 Haziran 2014 Pazartesi

Enderun Kitap Kahve Evi

Mel'den Notlar Dürr-i Yekta ve ablamla Hamamönü'nde buluştuk hafta sonu,
Melikeciğimin önerisi ile güzeller güzeli şirin bir kafe ve kafe sahibi ile tanışmış olduk.
İlk defa gittiğimiz için biraz aradık yer olarak ama zor değilmiş ^^
Hamamönü'ne giden yolun diğer tarafında kalıyormuş, yani Karacabey hamamının olduğu tarafta.
Direk konuya girdim,
Çünkü Ankara'nın en güzel, en nezih ve huzurlu mekânlarına aday.
O kadar çok sevdim.
Ve istedim ki henüz buranın varlığından haberi olmayanlar bir an evvel gidip çaylarını içsin
İnce dokunuşla muhteşem hava yaratan ayrıntılar görülüp hayal üstüne hayaller kurulsun :)


Kitap-kahve evinin en güzel köşesinden bahsedeyim demek isterdim fakat her köşesinde farklı bir ayrıntı çıkıyor karşımıza. Yani her köşesi güzel..
Hatta bazen masada ki sohbetten uzaklaşmamıza sebep olacak güzellikte ayrıntıları, hayal kurmamıza yetecek kadar malzemesi bol bir mekân :)
Hayalperestlerin yeni adresi de denebilir...

 
En uğrak mekânım arasına adını yazdığım bu kafeyi şiddetle ve gönül rahatlığı ile tavsiye edebilirim.



6 Haziran 2014 Cuma

Ders Çalışamayan Kız

Sınav zamanlarında aklıma gelen ilk şey, bu millet nasıl oluyor harıl harıl ders çalışıyor da ben kitabın kapağını açmaya bile üşeniyorum? oluyor.
Cidden.
Yalnız benim bu alışkanlığım doğuştan olmalı.
İlkokulda da sevmezdim sürekli ders çalışmayı.
Evet çalışan kazanıyor ama nasıl oluyor, yani o ders çalışma ya da bir kitaba kafa yorup saatlerini üzerinde harcama.. nasıl oluyor da insanlar bunu başarabiliyor.
Hiç mi dikkatleri dağılmıyor,
Ders çalışırken karınları acıkmıyor,
Kapı da mı çalmıyor yani.
Merak ediyorum.
Çünkü biliyorum problemli bir bünyem var, ne zaman ders çalışıyım hadi diye kendimi zorlasam ya acıkırım, ya biri gelir, ya telefon çalar ya da kapı.
Ve ben o gün hiç olmayacak işlerle uğraşır fakat bir türlü ders çalışmam.
Formül, ilaç, iksir istiyorum ^.^
Hiç değilse üniversite hayatımı kurtara bileyim yeter :)



Kahve yapamayan, ders çalışamayan garip yasemin bakalım yarın hangi derdini anlatacak ^^

4 Haziran 2014 Çarşamba

Turkish Coffee

Her yolu denedim,
Fakat bir türlü bol köpüklü Türk kahvesi yapamıyorum.
Kısık ateşte pişirdim
Hep taze çekilmiş Türk kahvesi kullandım
Karıştırarak veya hiç karıştırmayarak
Köpürsün diye şekerli yaptım şekersiz isteyene de
Olmadı.
Bakır cezve, çelik cezve fayda vermedi.
Kahvem bir türlü köpürmedi de köpürmedi
Ben de pes ettim artık.
Küstüm.
Tüm köpüklü kahvelere!
Köpüklü kahve pişirebilen ve sırrını benimle paylaşmayanlara!
Bir de anneme..
Hala direnip eve kahve pişirme makinesi almadığı için küstüm ^.^



Kahve içmeyi değil de, köpürsün diye uğraşmayı bıraktım ben de.
Zira görüldüğü gibi, olmayınca olmuyor :)



1 Haziran 2014 Pazar

Kelebek Oldum

Bazen hayal dünyam beni olmadık yerlere, olmadık düşüncelere sürükler.
Hayal kurmak hayat telaşı dolu düşüncelerimden öyle uzaklaştırır ki hayallerimden büyük zevk alırım. 
Tabi ki bir astronot olup aya çıktığımı hayal etmem. 
Rengarenk kanatları olan etrafa ışık saçan bir kelebek olduğumu düşünürüm :)
En sevdiğim yerdeyimdir..
Neşeyle öten kuş cıvıltılarının ve arka fonda ney çalan neyzenin etrafında uçtuğumu hayal ederim. 
Ve mutlaka mevsim ilkbaharın ilk günleridir.
En sevdiğim insanların etrafını saran beyaz papatyaların üzerlerine konar bir yandan ney sesini dinler
Diğer taraftan da o bir günlük kısacık ömrü ne ile geçireceğimi düşünürüm...
İşte bu düşünce hayalden uzaklaştırıp gerçek hayatla bütünleştirir. 
Neden?
Hayatta da böyle değil midir, plansız programsız geçmez zaman ama yine de bir çok şey yarım kalır. 
Çünkü anı yaşamak değildir amacımız, hayatın şartlarını yerine getirmektir. 
Mesela bazen canım o an en olmak istediğim yerde olmak ister. 
Bir Cuma vakti Hacı Bayram Cami de Kur'an-ı Kerim tilaveti dinlemek gibi. 
Yada ah keşke yanımda olsaydı! derim. 
İşte o zaman hayallerime daha çok sarılır gerçek hayattan daha çok uzaklaşırım. 
Sonra bir çok şey boş gelir. 
Ve bu ruh hali bir bunalım değil, bilakis hayata tutunuştur benim için.
Daha çok umut, daha çok dua ve daha çok şükür getirir ardından...



Bir de ruha şifa niyetine okunan Ayet-i Kerime... 

''Ey Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi imandan çevirme! Tarafından bize rahmet ver. Muhakkak ki sen vaadine muhalefet etmezsin.''  (Al-i İmran Suresi:8)




22 Mayıs 2014 Perşembe

3 Dakika

Hayatın akışına ayak uydururken 3 dakikalarımı kullanırım genelde.
-Annem neredesin diye aradığında 3 dakikaya evdeyimdir
-Çalan telefonlara 3 dakika sonra dönerim
-Markete hep 3 dakika da gider gelirim
-Bir yere yetişmem gerekiyorsa maksimum zaman dilimim 3 dakikadır
-Yarım saatlik bir yol gözüme hep 3 dakika görünür
-Yemek yemem 3 dakika sürer ^.^
- Bazen, 3 dakika da tüm sevdiklerimi görür, rüyalarımın 3 dakika sürdüğünü düşünürüm

Çevremde ki insanlar, artık biliyoruz senin 3 dakikalarını dese bile..

Ben mutluyum dünyaları sığdırdığım 3 dakikalarımla ^.^



13 Mayıs 2014 Salı

Kürk Mantolu Madonna

İtiraf etmek gerekirse, merakla başlamış olmama rağmen başlarda biraz sıkılmış ve klasik bir aşk hikayesi okuyacağımı düşünmüştüm.
Kürk Mantolu Madonna ile Raif Bey buluşana kadar tabularım yıkılmadı. Yazar ve kitap konusu bağdaştırılmaz fakat öyle bir anlatım şekli kullanılmış ki kitapta, kitap kahramanı olan Raif Bey Sabahattin Ali'miydi acaba? diye düşünmeme sebep oldu.


 

Kitabı sevdim.
İnancını kaybetmenin burukluğunu yaşayıp
Güven duygusunun ne kadar değerli olduğunu
Ve
Zamanın geri dönüşü olmayan hatalarına maruz kalabileceğimizi hatırlattığı için sevdim...
 
 
 
 
UYARI !
Spoiler
Raif Bey'e çok kızdım. Tren kalkmadan çocuğun kendi kızı olduğunu öğrendi de, ben senin babanım demedi.
Hadi çocuğa söylemedi, konuştuğu bayana neden söylemedi...
Ayrıca on sene haber alamadığı Madonna'sına ulaşabilmek için elinden gelen her şeyi yaptığı da söylenemez.
Kendi kendine yargısız infaz yaptı ve ardından evlendi! (Sonra erkek milleti işte dediğimiz de biz haksız oluyoruz)
Sevmek bilmeden yargılamayı mı gerektirir..

9 Mayıs 2014 Cuma

Ruh hali

Olmak istemediğin bir olayın içinde kendini bulmak?
Yada güneşin altında ıslanmak!
Veya çok sevdiğin hatta en sevdiğin insan tarafından incinmek?
Kelimeler bir araya gelip cümleleri oluşturduğu vakit, hayalin varlığı sükutun sessizliği ile birleşiyorsa?
İnsan konuşmak isteyip konuşamıyorsa..
Ağlamak isteyip ağlayamıyorsa..
Gün güzel başlayınca güzel mi bitmeli?
Üzgünüz diye herkesi mi mutsuz etmeli?
Peki...
Mutsuzluk bulaşıcı mı?

Ve.. siz bir arkadaşınızın aldatıldığını öğrenseydiniz ne yapardınız?

Aklında milyon tane soru fakat bir tane cevap yoksa kendini yüksek yerlerden mi atmalı..

Dahası, bugün ki ruh halini sevmeyen insanoğlu güne tekrar başlayabiliyor mu???










4 Mayıs 2014 Pazar

Dünyanın İlk Günü

İki Sene önce almış olduğum bu kitabı neden bırakıp iki sene öyle köşede beklettiğime bir türlü anlam veremedim.
Anlam veremediğim gibi çok da kızdım kendime.
Fatih Sultan Mehmet'in hayatının anlatıldığı bu kadar muhteşem bir kitap daha okurmuyum bilemiyorum. Yazarın anlatımı, dilinin insanı kitaba bağlayışı göz ardı edilemeyecek en büyük gerçeklerden. Ayrıca kitap okurken en keyif aldığım şey, kendimi içinde bulmak olur.
Bir yerden sonra kitabın içinde buluyorsunuz kendinizi ve yazarın muhteşem anlatımı ile daha çok bağlanıyorsunuz.
Yeniçerilere, eğitim sistemine, Fatih Sultan Mehmet'e ve İstanbul'a bir kez daha hayran oldum.


Kitabın en sevdiğim yerlerinden birinde şöyle geçiyor;
''Molla tepesinden sarkan bir manolyayı kokladıktan sonra, 'Hiç düşündün mü, Mehmet' diye sorar. Neden bu güzel kokular hoşumuza gider? Neden bunlardan zevk alırız, mutluluk duyarız?' der. 
Mehmet bir tutam otu hızla çekip koparır. 
'Çünkü güzellik insanın içindedir' diye devam eder Molla, 'Fıtratında vardır insanın iyiye ve güzele duyduğu mubabbet. İnsan olmak, güzelliği takdir etmek değil midir? der. 

Ve bu cümleler enn sevdiklerim arasında yerini alır.



Kitaptan kısaca bahsetmek yok, uzun uzadıya keyifle okumak var. Geç kaldım, geç kalmayın istiyorum. Ayrıca benim gibi tarihi okumayı sevmeyenlerin bu kitapla büyük bir adım atacağınızı düşünüyorum :)





28 Nisan 2014 Pazartesi

Medya Tüketici Derneği

Sosyal medya aracılığı ile artık bir çok şey elimizin altında; isteklerimizi, şikayetlerimizi mail yolu ile ilgili firmaların muhataplarına iletebiliyoruz.
Bazen konu o kadar rahatsız edici oluyor ki karşımızda direk muhatap alacağımız birilerini görmek istiyoruz.
Peki bunu hangimiz başarabiliyor, tartışılır?
Aslında tartışılırdı.
Çünkü artık bizi temsil edeceğine inandığımız bir derneğimiz var :)

Şöyle ki,
Tv, izlerken bir çok şeyden feragat ediyoruz. En önemlisi vaktimizden, sohbetimizden.
Ailecek izliyoruz, ya da en kıymetlilerimiz olan çocuklarımız en kıymetli vakitlerini harcıyor.
Kendi adıma söylemeliyim ki, bazı çizgi filmler başladığı zaman evin küçüğü ile ciddi bir mücadele başlıyor.
Ya da bazen ''ailecek'' izleyebileceğimiz bir dizi, film veya program bulamıyoruz.
Bazı şeyler olması gerektiği gibi değil, olmasını istedikleri gibi yansıtılıyor medyada.
Değerleri olan bir toplumuz.
Özellikle tarihimizi, dinimizi yansıtan dizi ya da filmlerde tahammül sınırımızı zorlayan kurgulara yer yok.

Bu sebeplerle, medya tüketicileri olarak bu topluluğun merkezindeyiz. Gerek televizyon, gerek reklamlar, gerek kullandığımız ürünler olarak. O yüzden konuşma hakkımız her zaman var.

Ayrıca dernek kurucuları ile ortak payda da güven yakalamak önemli bir mevzu. En önemlisi bizim için var olan Medya Tüketici Derneği'nin sosyal gündemlerini takip etmenin faydalı olacağını düşünüyorum.

Web siteleri yapım aşamasında olduğu için kendileri ile facebook üzerinden iletişime geçebiliriz. Bizi dinleyecek ve yardımcı olabilecek kişilerin varlığı garanti edilebilir.


Not: Linki düzenleyemedim fakat facebook üzerinden ve ayrıca önümüzde ki günler de bir çok yerden
direk yazıda ki başlığı yazarak kendilerine ulaşabiliriz.



24 Nisan 2014 Perşembe

Yeni Kutularım Vaaarr

Bu işi çok sevmiş olabilirim.
Ve sevdiğim insanların özel günlerine ortak olmak istiyor da olabilirim ^^
O yüzden sık sık bu tür paylaşımlarda bulunabilir, yapmış olduğum kutuları arşivimde saklamak isteyebilirim.

Ada kızımızın 1.Yaş günü için pembe kutuları hazırladık. Anneciği kızına pembe konsept üzerinde hazırlık yapmıştı biz de pembe üzerinde çalıştık.


Ve büyük keyif alarak Zeynep Begüm'ün Kur'an-ı Kerim'e geçiş törenin de arkadaşlarına dağıtması için hazırladığımız kutular. Doğum günü, doğum, nişan, düğün özel gündür ama bir anne için böyle bir törene hazırlık yapmak eminim çok daha keyiflidir.

Çok şanslı çok güzel bir annesin ablacımm. Rabbim iki cihanda da hayırlı kul, hayırlı evlat olmayı nasip etsin inşallah tatlı kızına :)

 
İnşallah hep özel hep güzel günlerimiz olsun bende böyle kutular hazırlayayım :)

23 Nisan 2014 Çarşamba

Teremyağ Gurme

Geçen hafta Tavsiye Evi'nden çok keyifli bir paket ulaştı elime.
Bu vesileyle Teremyağ'ın Gurme lezzeti ile tanışmış olduk.


Arada ki farkı fark edebilmek için sıklıkla yaptığım Padişah Lokum'larımın üzerinde deneyip, ev ahalisinin beğenilerine sundum.
Bizimkilerden tam not!
Cidden,
Hatta ertesi güne kalmadı
Marifet bende mi yoksa teremyağ da mı bilemedim ^.^


Tarif internette ki tariflerle aynı mı bilmiyorum. Ben yıllar yıllar önce yazılmış olan tariften faydalanıyorum.
O yüzden hemen tarife geçiyorum efendim,

   *125 gr teremyağ gurme (daha önce margarin kullanıyordum), 1 su bardağı un, yarım su bardağı buğday nişastası,
      1,5 su bardağı şeker, bir paket vanilya, 1 lt. süt.

   * Yağ eritilip un ile kavrulur. Ocağın altı kapatılıp hafif soğumaya bırakılır. Buğday nişastası ve şeker ilave edilerek karıştırılmaya devam edilir. Tekrar soğumaya bırakılır. Süt ilave edilerek muhallebi kıvamına gelene kadar pişirilir. Vanilya eklenerek mikserle çırpılır. Hindistan ceviz serptiğimiz fırın tepsisine eşit miktarda dökülerek soğumaya bırakılır.

Sütlü tatlıyı seven biri için oldukça pratik geliyor. Biraz da tembel işi tabi :)

Madem bu kadar sık yapıyorum o fotoğraftakiler neden eğri büğrü ? Açıklayayım.
Yaptıktan iki saat sonra sardığım için.
Sabahı beklemediğimden birazcık böyle oldu.

Ben ettim, siz etmeyin ama mutlaka deneyin :)



Ayrıca Tavsiye Evi'ne çok teşekkürler :)

12 Nisan 2014 Cumartesi

Aile Şirketi Mi?

Uzun zamandır hayalini kurduğum şeydir aile şirketi.
Öyle kocaman bir şirket değil tabi. 
Küçük, kendi yağı ile kavrulan bir şirket ama hayal öyle bir hayal ki, ofis dekorasyonumuz bile hazır :)
Ve aile şirketinde görev yeri belli olan tek kişi babam. 
Genel sekreterim :))

Şu sıralar hayalime biraz olsun yaklaştığımı hissediyorum. Aile şirketimizi henüz kuramadık ama babam ile aynı yerde işe başlıyorum. 
Ve bu vesileyle babamı hayalimde ki konumuna kavuşturuyorum :)
Her yeni başlangıç yeni bir umut demek...


Not: Fotoğraf netten, çiçek ise tabi ki yasemin çiçeği :)

11 Nisan 2014 Cuma

Kamera Arkası-Mim

Kamera arkasından Merhabalar! :)
Öncelikle mim için nabrut'a teşekkür ederim.
Keyifli bir konu kamera arkaları.
Dizi-film izlediğimde, tiyatroya gittiğimde veya bloglarınızı okuduğumda hep merak etmişimdir asıl kahramanları.
Görmeden sıcaklığını hissettiğimiz bir ortam blog dünyası.
 
Evet efendim, kendimden bahsedeyim. Benim kamera arkam aslında böyle görünüyor fakat değil.
Arka fonda annemin hadi artık, saat kaç oldusu?
Babamın da şimdi fişi çekicem! sesleri var :)
Diğer tarafta da ayaklarını uzatmış küçücük ekranını dizlerine almış yasemin.
Sonuçta yaşım kaç olursa olsun, ben evin küçüğüyüm!
 
Yayınlarım az olsa da taslaklarım bir dünya.
Benim de bir çoğunuz gibi yazıp yazıp sildiğim, yayınlamaktan vazgeçtiğim bir çok yazım var.
Saklıyorum :)
 
Her ne kadar blog da kendimden bir şeyler paylaşmayı sevsem de açık konuşmak gerekirse bazen sıkıcı olacağını düşünerek sadece kendime saklıyorum.
Biliyorum ki hepimizin kocaman bir dünyası ve bazen satırlara sığdıramadığı kelimeleri var.
 
 
Fotoğrafa gelelim, burası benim odam. Karşımda mini kütüphanem.
Asıl problem ise fotoğrafta görünmeyen ama konsantrasyonumu sıfıra indiren, annemin beni evden kaçırmak için planladığı derin dondurucu var.
Zor şartlar altında hayatımı idame ettirdiğim doğrudur :P
 
Sizin kamera arkalarınız da neler var asıl, ben onu merak ediyorum :)
 
Not: Nabrut'un site linkini kopyalayamadım maalesef :(
 
 
 
 

9 Nisan 2014 Çarşamba

Suluhan Pazar Günleri Açık mı?

Öncelikle bu konuya bir açıklık getirmek istiyorum. 
Suluhan'a gittim, öğrendim. 
Pazar günleri kapalıymış, şimdi içimiz rahat edebilir :)

Bu da nesi? diyenler için hemen söyleyeyim; Suluhan Çarşısı yazımın ardından arama motoruna en sık düşen arama, Suluhan pazar günleri açık mı? sorusu oldu.
Konuya bu yazı ile açıklık getirmiş olduğumu düşünüyorum. 


Ayrıca Suluhan'a gittiğinizde, mutlaka ama mutlaka ahşap yakma sanatının icra edildiği yeri ziyaret etmelisiniz :)

Bir de bugün arama motorum da gördüm, çok hoşuma gitti.
**''Sevdiğime güvenmek isteyirem'' diye. 
Çok haklısın. 
İnsan sevdiğine güvenmek ister :)




2 Nisan 2014 Çarşamba

Bebek Şekerleri

Ev hayatının iş hayatından daha yoğun olacağı hiç aklıma gelmezdi. Hep bir telaş hep bir koşuşturma, bir şeyleri vaktinde yetiştirme çabası içerisindeyiz.
Sağlığımız yerinde, telaşlarımız da heep tatlı olsun inşallah..
Tatlı telaşlarına ortak olduğumuz kuzenimin yeni doğan bebeği için mevlüt şekerleri hazırladım.
Kuzenim Doruk Alp'ine kavuştu :)


Lokumu, çikolata ve şekerden daha çok seven biri tabii ki kutuların içini lokum ile doldurur :)
Sadece adı şeker kutuları, o kadar..


Hep kız çocukları için güzel şeylerin olduğunu söylerdik, artık devir değişti. Şimdi erkek çocukları için de alternatifi bol olan bir çok ürün bulabiliyoruz. Mavi ile çalışmakta keyifli oluyor o yüzden :)


Sepetimiz hazır, şimdi ilk fırsatta bebek görmeye gitmeli :)





13 Mart 2014 Perşembe

Karnıbahar

Sizin evde karnıbahar nasıl pişer?
Bizim evde karnıbahar karnıbahar olalı böyle eziyet görmemiştir de, o yüzden soruyorum :)
Annem hep bizi düşünür.
Güzel elleri ile güzel yemekler yapar.
Yemeğin lezzetinden alırız sevgisini..
Ama karnıbahara, bilimum sebzegillere yaptığı eziyete hep çok üzülürüm.

*Karnıbahar hummalı bir şekilde parçalara ayrılarak yıkanır. 
*Sonra kaynayan tuzlu suda haşlanır?
*Yemek yapmaya hazırdır artık. 
*Ocakta onu bekleyen tencerenin içinde yerini alır. 
*Sebzedir ama uzun sürer pişmesi..

Karnıbahar için korku benim için dram sahnesidir o anlar.
Yorulma annem, etme, eyleme biz onları tuzlar yeriz diyorum...
Olmaz diyor.
Öyle daha mutlu oluyor.


Kurtardığım karnıbaharları yoğurtla yedim.
Güzeldi.
Böyle çok daha güzeldi gerçekten :)





9 Mart 2014 Pazar

Yeniden Merhaba

Dua güzel şey gerçekten.
Asıl şifa duada.
Şimdi daha iyiyim elhamdülillah.
Çok teşekkür ederim! :)
Küçük bir operasyon dedim hep ama ne olduğu sorulunca söylemek istedim.
Burun ameliyatı oldum..
Amaan bundan mı korktun! diyenler olursa hemen cevap vereyim :), öyle demeyin lütfen, burun ameliyatı diyip geçmemek lazımmış. Küçük diyordum 5.günümdeyim ağrım sızım yok çok şükür ama hala gözümün önünü göremiyorum baş dönmesinden.
Kan alınırken bile hemşirenin eline yapışıp, bir saniye! diye gözlerini belerten biri için ameliyat olmak zordur.
Bir de malum, etrafımızda ki bazı insanlar moral vermek için değil moral bozmak için var. O yüzden insanın kendini hazırlaması zor oluyor.
Dua böyle zamanlar da en güzel arkadaş..




Ferahlıkta, güzellikte Rabbimden..
Hz.Allah ondan gelene razı olan gönüller nasip etsin inşallah..




Şimdi bakıyorum da her şey bir anda bitivermiş sanki. Bir uyanmışım dostlar gelmiş..

Her şey gibi o telaş da geldi geçti şükür. Tabi o zaman içerisinde en çok dua eden sevdiklerin varlığı bir de geçmiş olsun diyenlerin gülen yüzleri mutlu ediyor insanı.

Güzel yorumlar ve aldığım güzel mesajlar için tekrar teşekkür ederim herkese :)





5 Mart 2014 Çarşamba

Dua !

Cesur görünen korkaklardan oldum hep. Yüzüm fazla güldüğü zaman içimde daha çok fırtına kopar asıl. 
Rengimi belli etmeyi sevmem. 
Şimdi de korkuyorum ama bu sefer söylüyorum cesaretimle. 
Çünkü biliyorum ki,

“Bir Müslüman, yanında bulunmayan bir din kardeşi için dua ederse, mutlaka melek ona, aynı şeyler sana da verilsin, diye dua eder.” (Müslim, Zikir 86; Ebû Dâvûd, Vitir 29)

“Bir Müslümanın, yanında bulunmayan din kardeşine yapacağı dua kabul olunur. Bir kimse din kardeşine hayır dua ettikçe, yanında bulunan görevli bir melek ona,‘Duan kabul olsun, aynı şeyler sana da verilsin.’ diye dua eder.” (Müslim, Zikir 87, 88; İbni Mâce, Menâsik 5)


İnsan kendisi için dua edildiğini bilirse cesareti korkusundan üstün gelir. 
Ciddi bir operasyon olmasa da...
Hayat bu. Her şey bizler için var..
O yüzden dua isterim!
Rabbim kolaylık, güzellik versin, korktuklarımdan korusun.
 Aklıma dahi getirmek istemediklerimle karşılaştırmasın..
Hem beni hem de tüm dua bekleyenleri inşallah

Bu yazımı otomatik yayınlıyorum.
O yüzden...
Tam da şu an! Dualarınıza en çok ihtiyacım olduğu zaman :)



12 Şubat 2014 Çarşamba

Başka Yer, Başka Zaman

Yorulduğun yerde durmak lazımmış bazen. İnsana nefesi her yerde yetmiyormuş. Her şeyi söyleyip asıl söylemesi gereken şeyi söyleyemeden tüketiliyormuş bazı şeyler. 
Nasip, kader devreye giriyormuş ama, insanoğlu ya illa irdeleyecek. 
Didik didik edecek ki, nefesini hora harcadığı yerleri başkası doldurmuş olsun. 
Oda öyle baka kalsın. 
Su akar yolunu bulur, da derler bu duruma. 
Ya da, üzme tatlı canını da. 
Ama insanoğlunun bazen üzülmesi de gerekir. 
Üzülmeli ki, elindekinin kıymetini daha çok bilmeli. 
Aşk acısı mı bunun sonu?
Hayııırr! :)
Değil efendim.
Kalp sızısı. 
Sıkılırsa insanoğlunun tatlı canı dökülür içindekiler böyle. 
Fazla uzatmıcam tabi, rahmetli Müslüm babanın da dediği gibi, artık geri ver!
:)




11 Şubat 2014 Salı

Bu Dünya Başka

Bir gün, blogumuz da ki fotoğrafların, yazıların farklı platformlarda izin alınmadan kullanıldığını öğrensek şüphesiz hiç birimizin hoşuna gitmez.
Kaynak belirtmeden paylaşım yapmak sadece emek hırsızlığı değil aynı zaman da kul hakkıdır da.
Bunu hepimiz biliyoruz.
Elimizden geldikçe de bu konuda titiz davranmaya çalışıyoruz.

Aslında konuyu şuraya getirmek istiyorum...
Çalıkuşu dizisini izledikten sonra kendimi Nabrut'un sayfasında bulurum.
Nabrut bizim için dizinin en güzel yerlerini, altını çizmek istediklerimizi replikleri ve görüntüleri ile birlikte hazırlar. Ve bunu sağolsun onca emekle bizim için yapar.
Biliyoruz ki bir bölümü özetlemek göründüğü kadar kolay olmuyor.
Replikler, görüntüler, kolajlar derken epey bir emek ve onca vakit harcamak gerekiyor.
Nabrut bu işin hakkını veriyor vermesine ama etrafta belli ki iyi niyetinin suistimal edildiği yerler oluyor.
Onca emeği, almış olduğu görüntüleri nabrut'tan habersiz kaynak belirtmek şöyle dursun ismi de silinmeye çalışılarak paylaşılıyor.



Bu resim onlardan biri, daha niceleri var ki belki de hala sayfalarında ki görüntülerin izinsiz kullanıldığından haberleri yok insanların.

Bu görüntü ve daha fazlası bu sayfa da demiyeceğim.
Yalnız bu gibi görüntülerin (emeklerin) ve daha nicelerinin olduğu bu sayfayı, emek hırsızlarına karşı Sayfaya buradan ulaşarak spamlayabiliriz diyeceğim.





9 Şubat 2014 Pazar

Ağzından Yel Alsın

Tatlı tatlı düşüncelere dalmışsındır.
Tam o sırada lüzumsuzun biri hiç olmadık bir şey söyler.
Ve senin bir anda sesin yükselir.
Ağzından yel alsın! diye.
Konduramadıklarını kimse bilsin de istemezsin.
Etraf susmuş, herkes sana odaklanmıştır.
Neden öyle dedi ki şimdi bu kız? diye
Söyler miyim hiç?
Söylemeeem
Ağzından yel alsın dediğim de anlamadıysa bir daha hiç söylemem hem de.
Beni tanıyan bir insanın neden? diye sormasını kabul edemezken
Bir de neden olduğunu söylememi beklemesini istemem.
Sadece, ağzından yel alsın götürsün de benim aklımın almak istemediğini bir daha yanımda söylemesin derim.
Hay o dilini eşşek arısı soksun, demem :)





30 Ocak 2014 Perşembe

İlk Okul Öğretmenimiz

Yarı velisi olduğum yarı kızımla kreş,
Anasınıfı derken 1. sınıfında yarı dönemini birlikte sonlandırdık.
Servise birlikte binip derslere birlikte girdiğimiz için kreş de çok zorlanmıştık Şevval'le.
Birlikte ağlayıp birlikte güldük derler ya, öyle oldu gerçekten.
Çok şanslı bizim kız maşallah.
Yine de hep güzel öğretmenlerle karşılaştı, dedik!
Taa ki 1.sınıfa kadar. Çocuktan evvel biz iletişim kuramadık öğretmenle.
Bizim yaşımızda ki çocuklarda en önemli şeyin öğretmen veli iletişimi olduğu çok büyük bir gerçek.
Göremediğimiz, eksikliğini hissettiğimiz noktalarda uyarılmak isteriz çünkü.
Böyle başlamak çok zor oldu ablam açısından.
Dediğim gibi, bizim kız çok şanslı maşallah
Dönem bitmeden iletişim kuramadığımız öğretmenimiz hayırlı sebeplerle okuldan ayrıldı.
Yeni gelen öğretmense...
Öğretmen gerçekten çok önemli
Bir yerde model.
Yerine göre anne, yerine göre öğretmen
Hayatta her şey öğrenilir ama, merhametli vicdanlı olmak aileden alınan eğitimin devamında çevre faktörüyle pekiştirilir.
Her gün ağlayarak okula giden çocuk, bir an da değişip büyük bir hevesle okula gitmeye başlıyorsa öğretmenin payı çok büyük oluyor gerçekten ve tabii ki anneannenin duaları...
Şimdi de maşallah ablam çok şanslı diyorum, içi rahat.




Bir öğretmende görmeyi en sevdiğimiz şey, merhamet..
Ve Şevval elhamdülillah böyle bir öğretmene sahip olduğu için çok şanslı.
Rabbim öğretene de öğrenene de selamet versin inşallah.


18 Ocak 2014 Cumartesi

Ahmet Hamdi Akseki Cami

Ankara da olan bir çok arkadaş biliyordur Diyanet İşleri Başkanlığının yaptırmış olduğu Eskişehir yolu üzerinde bulunan son derece lüks Ahmet Hamdi Akseki Cami'yi.
Cami; Hadis müderrisi, diyanet azası, Rıfat Börekçi'nin yardımcılığını yapan 
Ve Rıfat Börekçi'den sonra Türkiye'nin 3. Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki'nin adını almış.
Vefa güzel şey.


Cami'ye girer girmez ilk fark edilen şey avizelerinin olmayışı oluyor. O yüzden gündüz yerine akşam gitmiş olmayı daha çok isterdim. Zira ışıkların mimari dokunuşları ortaya çıkaracağına şüphe yok. Ayrıca bu Cami hakkında duyduğum şeylerden biri de bir çok ilki barındırıyor olması.
Benim için en büyük ikinci ilk turkuaz renkteki halıları oldu. Çok beğendim, hatta bayıldım huzurlu bir renk olmuş ve bir çok ayrıntı bu renkle bütünleşmiş.
Üçüncü ilk'im Cami'nin kapıları, dışarıdan girebileceğiniz içeri açılan bir çok kapısı var bu Cami'nin.
(alt resimde en sağ alt köşede ki kapı gibi)
Evet, dördüncü ilk'im de üst kata çıkabilmek için içerden merdivenlerinin olmayışı oldu. Yani alt katı gezdikten sonra bayanlar katına çıkabilmek için ayakkabı faslını tekrarlamak gerekiyor.


Cami'nin en sevdiğim taraflarından biri de sadeliğinin yanında bulundurduğu şıklığı, zarafeti. Detaylara yer verilmiş ama hiç bir ayrıntı abartılmamış. Sadeliğin, mütevaziliğin daha şık olduğunun aslında bir kanıtı sanki..

Ve bir de en güzel taraflarından biri cemaati. Bulunduğu bölgenin böyle bir mimari de ve bu büyüklükte bir Cami'ye ihtiyacı varmış da sanki yıllardır insanlar bu Camii'yi bekliyormuş gibi...


Cami hakkında söylenecek çok fazla söz varken en güzel şey bu sadeliği, güzelliği gidip görmek olur. Hizmet edebilmek çok büyük bir lütuf, bu lütfu hayırlı olan işlerde kullanan insanlara Allah kolaylık versin.


“Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır.” (Tevbe 18)



9 Ocak 2014 Perşembe

Fringe

Bir tutkudur Fringe,
Diye giriş yapayım tam olsun :)
Fringe'yi izleyeniniz, izlemeye devam edeniniz var mı? diye sormak istiyorum öncelikle.
Çünkü gerçekten bir tutkudur Fringe.

Diziden kısaca bahsetmek gerekirse, kaliteli kurgu ile orjinal konuların işlenmiş olduğu polisiye güzel bir dizi. Polisiye dizilerde en sevdiğim özellik her bölüm farklı konuların işleniyor olması. O yüzden izlenebilirlik seviyesi de yüksek oluyor.
Dizi başrol oyuncuları FBI ajanı Olivie Dunham, bilim adamı Dr.Walter Bishop ve yakışıklı oğlu Peter Bishop etrafında dönüyor. Bu üçlü hem keyifli hem eğlenceli ve ileri düzeyde bilim ve kimya içerikli konularla ilgilendikleri için de sürükleyici.


Beş sezonluk Fringe'nin 1.sezonunu bitirmek üzereyim. Kendi adıma söyleyebilirim dizi izlemek çok zor benim için. Sürekli takip etme sıkıntısı yaşıyorum. Denk gelirsem izlerim modunda yaşadığım için bu tarz dizileri internetten takip etmek de sıkıntılı oluyor. Keyifli ama tarzım değil :)


Kumandaya basıp istediğimiz sezonun istediğimiz bölümünü izlemek hiç fena olmazdı..


Ayrıca Dr.Walter Bishop'ın yakışıklı oğlu olmasaydı yerini kim doldururmuş çok merak ediyorum :)


Fringe'de Lost havası olduğunu söylerler.. Öyle hissetmedim.
Dizi ya da filmlerde en sevdiğim şey dram-polisiye-aşk olduğu için sevdim.

Fringe'yi izlemeye tavsiye üzerine başlamıştım. Bilirsiniz tavsiye edenin tavsiyelerine güvenmek çok mühim bir mevzu :)

Şimdi gerçekten merak ediyorum izleyeniniz var mı? :)

1 Ocak 2014 Çarşamba

Şahane Lezzet Krepli Pasta

Henüz tanışmayanları tanıştırayım; Şahane lezzet krepli pasta olur kendileri.
Geç kalınmaması gereken bu lezzetin tarifi Şehrinaz ablamın reyhankokulumutfağım sayfasından. 



İlk denemem olduğu için çok başarılı olduğum söylenemez fakat denemeye değer bir lezzet. Tatlıyı hazırlıyorsunuz ardından kapı çalıyor. Gelen de nasibiyle haliyle. Tatlının asıl görüntüsünü daha da güzel yapılabildiğini bilmeyen herkes çok beğendi ^.^ 
Pastayı tadanların Şehrinaz AblamınSeyhan'ın yaptığını görmedikleri için şanslı sayabilirim kendimi :-)



Krepleri yumuşacık, kreması şahane pastanın son tabağı ikindi kahveme çok yakıştı.
Tavsiyeler tavsiyesi diyorum!
Mutlaka deneyiniz efendim :-)

Kalbimin kırılan yerlerinden onarılmak isterdim.  İzi silinsin, yaralarım görünmesin. Hafızam yerinde dursun ama beynimin içi sussun isterdi...