Durduk yere, birinin, senin yüzüne bakarak.
''Neden kapandın? Kim istedi de kapandın?
Namazlarını kılıyor musun?
Bunalmıyor musun!? Daralmıyor musun o örtüyü örtünce!?
Ya ben anlamıyorum şu daracık pantolon giyip, kapanıp makyaj yapanları..''
Diye sorularıyla, ani ve tuhaf çıkışıyla karşılaşmak o kadar üzücü ki.
Namazlarımı kılıyorsam, kapanıyorsam Allah'ın rızasını kazanabilmek içindir. Kimsenin gönlünü hoş edebilmek için değil. Kimsenin kimseyi sorgulamak gibi bir lüksü yok hayatta. Bu güne kadar birine, namazlarını kılıyor musun? gibi bir soru sorma hadsizliğini kendimde görmedim Elhamdülillah. Aciziz, hata yapabiliriz, kimseyi yargılamak benim ya da bir başkasının haddi olamaz.
Susuyorum böyle durumlarda, ağzımı açınca susturuluyorum çünkü. Karşımda ki anlamıyor benim anlatmak istediklerimi, o ara sesler kulağıma uğultu gibi geliyor. Biraz daha uzatsa saatlerce ağlayabilirim çünkü.
Sonra, giderken!
Hayatı bu kadar ciddiye alma! diyişi..
Kalbim sıkışıyor tekrar, nefesim kesiliyor sanki. Bu dünya ebedi değil ki ben günümü gün edeyim. Ne için yaşıyoruz Allah aşkına! diyemiyorum. Düğümleniyor kelimeler, hiç bişey söyleyemiyorum. İçimden dua ediyorum sadece, Allah'ım n'olur doğru yolu göster, bizi senin yolundan ayırma!..