Kitaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Haziran 2020 Pazar

Camdaki Kız - Gülseren Budayıcıoğlu

Uzun zamandır okumayı istediğim bir kitaptı. Yaşananların gerçek olması kısmı inanılmaz etkiliyor. Bu hayatları yaşayanlarla belki aynı şehirdeyiz, belki bir yerlerde karşılaştık, belki aynı yerde yemek yedik, aynı yerde fatura ödedik, aynı okulda okuduk, ama o kadar.
Şuan birileri çok mutlu, belki de çok mutsuz, umutlu-umutsuz olanda vardır. 
Neler neler vardır da haberimiz yoktur...

Gülseren hanımın kitaplarını okuduktan sonra biriyle konuşurken ''kim bilir'' ile başlıyor artık cümlelerim. 
Kim bilir neler yaşadı... 
Kim bilir neler gördü... 
Kolay gelmiyor insanoğlu bu zamanlara.
Dinlemeyi az çok biliyorduk belki ama, acabalar her zaman akla gelmiyordu. 
Yaşımız daha da küçükken sanki herkesin hayatı birbirine benziyor gibi geliyordu. Büyüdükçe, gördükçe, anlamaya çalıştıkça insan büyüdüğünü hissediyormuş. Ve kendi hayatı dışındaki hayatları daha net görüyormuş.



Kitapla ilgili söyleyeceğim tek şey... 
Ah Nalân...
Herkesin yüreği seninki kadar sevebilen, affedebilen olsa dünya nasıl bir yer olurdu acaba.



7 Aralık 2019 Cumartesi

Tatar Çölü Dino Buzzati

Uzun zamandır okuduğum en zor, en uzun süren, en sabırla devam ettiğim, sonunda çok üzüldüğüm, aynı zamanda da en üzerinde düşündüğüm kitap oldu.
Kitap öyle bir yere götürüp bırakıyor ki, gecenin karanlığında sokak lambalarının ışığı ile koşar adımlarla yürürken, kendinizi birden sokak ortasında durmuş gibi hissediyorsunuz. Yol (kitap) bu şekilde bitmemeliydi diyorsunuz. Ama bitiyor.
Bir arkadaşım "Herkes kendinden bir şeyler bulabilir" demişti, çok haklıymış.

Kalemi şahane, konu biraz durağan ilerliyor gibi gelebilir, ama okumaya değiyor...

Tavsiye ederim ♡


23 Aralık 2018 Pazar

Hayata Dön - Gülseren Budayıcıoğlu

Artık uyarma gereği duymuyorum, çünkü spoilere yer vermiyorum.
Özellikle Gülseren Budayıcıoğlu'nun kitaplarında spoiler vermek kitapları okuyacak olan kişilere büyük haksızlık olur.


Yazılanların bir kurgu olmaması, yaşanması... yaşayan kişinin yaşadıkları...
öncesi, sonrası hepsi çok etkileyiciydi gerçekten.
Alâ'nın hayatı bambaşka ama Süreyya'nın ki de çok farklı değil.
Acaba Süreyya'nın geçmişinde neler vardı? diye düşünmeden edemedim.
Bu kadar sevgisizliğin altında kim bilir neler vardır.

Aslında çok şey söylemek istiyorum ama... Sadece şunu söylemeden geçmek istemiyorum. Dizi sadece kişilerin isimlerini almış. Kişiliklerine dokunmamış. En azından buraya kadar. Tam bu hafta dizi de ki sahne de Esma sultanın hastalandığını öğrendiklerinde, acaba buradan sonra mı başlayacak kitapla bağlantı diye düşünmüştüm fakat yine olmadı. Kitabın sonunu merak ettiğim gibi dizinin sonunu merak ediyorum şuan.


3 Ağustos 2016 Çarşamba

Size Bir Sır Vereceğim

Evet yine çok akıllıca bir kitap adıyla karşı karşıyayız :-)
Görür görmez insanın bulutçuklarının havada uçuşmasına sebep oluyor.
Ama esas kitabı okumamdaki en büyük sebebe gelecek olursak, içinde suyun mucizesini konu alan bir hikaye yer alması.
Suyun moleküler yapısını, hassaslığını, negatif-pozitif elektrik ayrımı yapabildiğini biliyoruz.
İnsanın ruhaniyetinden dahi etkilenebilen bir nimet.
Aynı zaman da bizim maddi, manevi duygularımızı da etkileyen bir nimet.
Şifası yanında mucizevi bir çok durumu da içinde barındırıyor.
Öyle ki, suyu ne kadar çok sevdiğimi saatlerde susmadan anlatabilirim :-)


Peki kitabı?

Kitabı sevdim.
Çünkü ayrıntıya boğulmayı sevmiyorum.
Anlatılanları o an oradaymış gibi okumayı seviyorum.
Ayrıntıya çok fazla girilmesi olay örgüsünden uzaklaştırıyor.
Öyle hissediyorum.
Yazar bu duruma eminim beni ve benim gibileri düşünerek dikkat etmiş :-) o yüzden sevdim.
Su hakkında ne öğrensem, ne okusam, ne duysam mutlu olduğum için ziyadesiyle doyurmadı belki ama tatmin etti.
Ayrıca sadece su-dan da değil, Niyâzî-i Mısrî'den de bahsediyor ki sıradaki yayınımda yaşam hikayesine ayrıntılı bir şekilde yer vereceğim.


İşin özü, tavsiye ederim :-)

22 Mayıs 2015 Cuma

Ve Dağlar Yankılandı

Uzun süren birlikteliğimin ardından kitabı en nihayetinde bitirdim.
Açıkçası Khaled Hosseini'nin bu kitabını heyecanla ve bin bir merakla bekliyordum.
Yine de mutsuz değilim.
Sadece bazı yerlerinde durma, geriye dönüp bakma gereği hissettim.
Hikayeler birbirleri ile bağlantılı olsa da birleştirme kısımlarında takıldım.
Kim kimdi? diye kaldığım yerler olunca okuduklarımdan keyif alamadım.
Mevzu bahis Khaled olunca insan ister istemez diğer kitaplarıyla kıyaslama gereği duyuyor. 


Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş'e şahane diyebiliyorken, bu kitaba güzeldi diyorum.
   

Yine de bir kitap daha çıkaracak olsa onu da heyecanla beklerim.
Nasıl olsa yavaş okuyorum ^^


Ayrıca bu kitabı Esma'yı bana hatırlattığı için seviyorum.
Blog dünyasının hayatıma katmış olduğu güzellerden.
En kıymetlilerinden.
 iyi ki varsın ♡





14 Ocak 2015 Çarşamba

Aşk-ı Sükûn

Daha önce Nuriye Çeleğen'in İffet-i Kalp kitabını okumuştum.
Çok güzeldi.
Şiir gibi ilerlediğini hissetmiştim kitabı okuduktan sonra.
Aşk-ı Sükûn da da aynı şeyi hissettim.
Fakat bu kitapta olay örgüsü farklı olunca daha yavaş ilerlediğimi söyleyebilirim.  
 

Hacer annemiz muhteşem bir kadın.
Hakkında okunan her bilgi çok değerli.
Heyecanlı kısmı ise sürgün edilişinden sonrası..
Teslimiyetine hayran olmamak elde değil.


Kitabın bu sayfasına bir işaret koymuştum, aslında bu sayfa gibi bir çok sayfasına işaretler koydum.. Kitapta ki bir çok satır dönüp tekrar okunacak güzellikte..



17 Aralık 2014 Çarşamba

Mucizevi Mandarin

Kitabı elime alana kadar hep farklı şeyler hayal etmiştim.
İçinde bu kadar hüzün, merhamet, şefkat gibi duyguların yoğun olacağını hayal etmemiştim.
Umduklarımın tersi olduğu için midir bilmem ama anlatılan öykü'leri sevdim.
En sevdiğim şey, üzerimde geçici de olsa bir etki bırakması oldu tabi...

 
Ama yine de spoiler içeren düşüncelerimi söylemeden rahat edemeyeceğim ^^
Öykülerden birinde, tek gözünü kaybetmiş ve hayatını İsviçre de sürdüren fakat sevgilisi tarafından terkedilmiş bir bayan.. Ona acıdığını, şefkat gösterdiğini düşünen sevgilisi ile en sonunda yollarının ayrıldığı bir öykü anlatılıyor. Tek gözü görmediği için etrafında ki insanların ona acıdığını düşünmesine üzüldüm. Durumu biraz içselleştirmiş olsam da, başımıza bir şey geldiğinde olabilecek en kötü şeyin başımıza geldiğini düşünüyoruz ya... düşünmememiz lazım aslında :)
Acınacak, ezilecek durumda olan değil de, daha güçlü kendini dünyadan soyutlamamış, olaylar karşısında yenilmemiş bir karakter okumak isterdim.
Belki de o yüzden biraz etkilendim.  
 
 
 Kitaptan paylaşmak istediğin tek alıntı ^^
”Bir insanı gerçekten sevmek, onun tuhaflıklarını başka hiç kimsenin, kendisinin bile benimseyemediği hatta fark etmediği huylarını sevmektir. İnsanların en esaslı yönleri uyumsuzluklarında saklıdır çünkü.”

23 Ağustos 2014 Cumartesi

İffet-i Kalp


Kitaplarımı kırıştırmayı, altını çizmeyi pek sevmezdim ama bu kitabı elimde kalemle okudum.
Daha sonra açıp tekrar okuduğumda hayranlığım iki kat artacak, biliyorum.
Çok sevdim..
Hem Nuriye Çeleğen anlatımını hem Hz.Meryem'i, Zekeriya peygamberi ve Hz. Yahya'yı...
Şiir gibi ilerleyip,
Çok tatlı bir etki bırakıyor insanda. 
İlerledikçe geriye döndüm, tekrar tekrar okudum çoğu satırı... 
Hem hüzünlenip hem imrenince daha farklı oluyor bıraktığı lezzet.


İşte böyle insanı düşündüren güzel satırlar var bu kitapta...
''...Her musibet bir hazineydi..'' Musibeti hazine olarak görüp ondan kendine paylar çıkarmak büyük bir erdem. Ve tabii daha fazlası..


Uzun zamandır elime kitap alamıyordum, bu kitap o ruh halimin üzerine çok iyi geldi.
Bir the_syhn tavsiyesi
Ve Mel'den notlar hediyesi olan bu kitabı okumak gerçekten çok güzeldi
Kendilerine teşekkürü bir borç bilirim :)

Şiddetle-ısrarla tavsiye ettiğimi söylemeye gerek yok sanırım ^.^



13 Mayıs 2014 Salı

Kürk Mantolu Madonna

İtiraf etmek gerekirse, merakla başlamış olmama rağmen başlarda biraz sıkılmış ve klasik bir aşk hikayesi okuyacağımı düşünmüştüm.
Kürk Mantolu Madonna ile Raif Bey buluşana kadar tabularım yıkılmadı. Yazar ve kitap konusu bağdaştırılmaz fakat öyle bir anlatım şekli kullanılmış ki kitapta, kitap kahramanı olan Raif Bey Sabahattin Ali'miydi acaba? diye düşünmeme sebep oldu.


 

Kitabı sevdim.
İnancını kaybetmenin burukluğunu yaşayıp
Güven duygusunun ne kadar değerli olduğunu
Ve
Zamanın geri dönüşü olmayan hatalarına maruz kalabileceğimizi hatırlattığı için sevdim...
 
 
 
 
UYARI !
Spoiler
Raif Bey'e çok kızdım. Tren kalkmadan çocuğun kendi kızı olduğunu öğrendi de, ben senin babanım demedi.
Hadi çocuğa söylemedi, konuştuğu bayana neden söylemedi...
Ayrıca on sene haber alamadığı Madonna'sına ulaşabilmek için elinden gelen her şeyi yaptığı da söylenemez.
Kendi kendine yargısız infaz yaptı ve ardından evlendi! (Sonra erkek milleti işte dediğimiz de biz haksız oluyoruz)
Sevmek bilmeden yargılamayı mı gerektirir..

4 Mayıs 2014 Pazar

Dünyanın İlk Günü

İki Sene önce almış olduğum bu kitabı neden bırakıp iki sene öyle köşede beklettiğime bir türlü anlam veremedim.
Anlam veremediğim gibi çok da kızdım kendime.
Fatih Sultan Mehmet'in hayatının anlatıldığı bu kadar muhteşem bir kitap daha okurmuyum bilemiyorum. Yazarın anlatımı, dilinin insanı kitaba bağlayışı göz ardı edilemeyecek en büyük gerçeklerden. Ayrıca kitap okurken en keyif aldığım şey, kendimi içinde bulmak olur.
Bir yerden sonra kitabın içinde buluyorsunuz kendinizi ve yazarın muhteşem anlatımı ile daha çok bağlanıyorsunuz.
Yeniçerilere, eğitim sistemine, Fatih Sultan Mehmet'e ve İstanbul'a bir kez daha hayran oldum.


Kitabın en sevdiğim yerlerinden birinde şöyle geçiyor;
''Molla tepesinden sarkan bir manolyayı kokladıktan sonra, 'Hiç düşündün mü, Mehmet' diye sorar. Neden bu güzel kokular hoşumuza gider? Neden bunlardan zevk alırız, mutluluk duyarız?' der. 
Mehmet bir tutam otu hızla çekip koparır. 
'Çünkü güzellik insanın içindedir' diye devam eder Molla, 'Fıtratında vardır insanın iyiye ve güzele duyduğu mubabbet. İnsan olmak, güzelliği takdir etmek değil midir? der. 

Ve bu cümleler enn sevdiklerim arasında yerini alır.



Kitaptan kısaca bahsetmek yok, uzun uzadıya keyifle okumak var. Geç kaldım, geç kalmayın istiyorum. Ayrıca benim gibi tarihi okumayı sevmeyenlerin bu kitapla büyük bir adım atacağınızı düşünüyorum :)





21 Aralık 2013 Cumartesi

İskender Pala-Efsane

Kitapla güzel giden şeyler vardır. 
Tatlı gibi, kahve gibi, evde ki sessizlik gibi :)

Bir Barbaros Romanı EFSANE... 
İskender Pala'nın aslında alışık olduğumuz tarzı ile yazılmış güzel bir kitap Efsane. 
Bazı yerlerinde çok merak ettim olayın nereye bağlanacağını. 
Bazı yerlerinde kavuşamamak yordu, bazı yerlerinde de bir bayana hayran olundu. 
İçinde aşk var evet ama içinde ki aşktan çok Barbaros Hayreddin Paşa'yı okumak istedim.
Onun hayatını Sidi Can'dan daha çok merak ettim. 

Sonuç itibariyle güzel, yormayan, akıcı bir kitap. Okumayanlara, okumak isteyenlere tavsiye olunur :)



Son olarak da, instagrammmdayımm 
Takipleşelim arkadaşlar :)
aynı twitterda olduğu gibi 
@dndnbgne 
:)

27 Kasım 2013 Çarşamba

Reşat Nuri Güntekin-Çalıkuşu

Aylardır elimde olan ve bir türlü oturup keyifle okuyamadığım bir kitap oldu Çalıkuşu.
Ve nihayet Çalıkuşu'mu okudum.
Okudum okumasına da..
Kâh kızdım, kâh üzüldüm, kâh ohhh iyi oldu sana Kâmran Efendi! dedim durdum.
Sonra ne oldu.
Off Feride Off'lara döndü durum.
Neymiş efendim sormadan, dinlemeden, bilmeden yargısız infazlar yapıp hükümler verirmiş.
Gurur böyle dik tutarmış insanı ayakta ama, insan içten içe yıldırdığının farkına geç varırmış.
Sonra pişmanlıklar olur da bir türlü dile gelmezmiş.
Sevmek mi zor sevilmek mi bilemedim.
Hatta Feride'nin ciddi kararlar aldığı sırada elimden bıraktım kitabı devam edemedim.
Ondan sonrasını çok daha korkarak okudum.


Farklı bir mutluluğu, farklı bir hüznü var Çalıkuşu'nun, 
Gülbeşeker'in 
İpekböceği'nin


İçinde unutamayacağım bir çok yer oldu fakat Kâmran'ın şu sözleri sevenlerin sevdiklerine kavuşamayışlarının en büyük kanıtı gibi... (bence)
Şöyle söylüyor Kâmran Efendi eniştesine: ''Ne istediğimi, ne yaptığımı hiçbir zaman kendim de bilmedim....''
Devamını yazmaya lüzum görmüyorum çünkü bu sözleri her şeyi anlatmaya yetiyor. 


Dizi bitmeden kitabı okuduğuma sevinsem de Çalıkuşu'nun bünyemde etkisi büyük oldu.
Kâmran Efendi'nin o sözleri ise kendisine daha çok sinir olmama sebep :)

Benden daha tembeli yoktur ama okumayanlara da şiddetle tavsiye olunur! 
Feride gibi bir insan herkesin hayalinde olmalı!




18 Ekim 2013 Cuma

Kısa Bir Ara

Bayram geldi, gidiyor bile..
Ev sakin, ortam müsaitse durum budur.


Şekerparem+çayım+çalıkuşum..

Sabahlar olmasın
Bayram hiiç bitmesin 
Dünya barış-huzur içinde olsun,
Sevenler sevdiklerine kavuşsun istiyorum ^_^


Bu arada tatlı tarifi reyhankokulumutfağım- Şehrinaz ablacım'dan..
Tarifi çok sevdim hem yumuşak hem çok lezzetli oldular.
Hatta son şekerpare servisimizi biraz önce gelen misafirlerimize ikram ettik bile :)
Minik misafir yasemin abla! diyince ablanın altını bu sefer annem çizdi.
Ne ablası canım abla demeyin :)
Ben de içimden afferim sana annem doğru yoldasın, yaş kaç ki daha diyerek boynuna sarıldım.
İçimden sarıldım fakat dönüp tatlı bakış atması o sarılmayı hissettiğinin göstergesiydi :)

Sağlık, huzur, mutluluk bizimle olsun diğer eksikler yerini bir şekilde dolduruyor...
Rabbim nice nice güzel bayramlar görmeyi nasip etsin inşallah..




18 Eylül 2013 Çarşamba

Bu İşin Bir Sırrı Olmalı

Hani çalışan, kitap okuyan, dizi izleyen, evli, çocuklu, bayanlar var ya
Acil olarak bu postun altına yorum yazın lütfen!!!
Ne yiyorsunuz ne içiyorsunuz bilmek istiyorum! :)

Zira, işten geldim
Annemin mesaj olarak iletmek istediği ütüler koltuğun üzerinde duruyor hala
canım debbie de kitaplıktan bana bakıyor,
televizyonu açmadım 
bilgisayarın başına yeni oturuyorum
su içmek istesem mutfağa gidemem, o derece yorgunum.
Yani, durum vahim :)

Bir de her şeye rağmen hala umudum var. Debbie setini bitirip, yeni aldığım kitapları okumak gibi ^_^




Not: Bu bir paradoks mudur? yoksa ben tembel miyim? :)

9 Nisan 2013 Salı

Abdulhamid'in Kurtlarla Dansı

Tarihi her ne kadar sevsemde okumak hiç bir zaman cazip gelmemişti, taakî Mustafa Armağan'la tanışana kadar. Birden kitabın içinde buldum kendimi. Mustafa Armağan'ın anlatımını sevdim, diğer kitaplarını da merak ediyorum.

Bu kitabında, özellikle II.Abdulhamid'e yapılan ermeni suiskastinde yaşananlar çok etkiliyor..


Tevfik Fikret hakkında bilmediklerini öğreniyor insan.
Peyami Safa'dan, Nihal Atsız'a bir çok yazardan bahsediliyor kitapta..
Sultan Abdulhamid hakkında bilinmeyenlerden bahsediliyor...
Herşeyden önemlisi de yer verilen her bilgi dipnotlarla, kaynaklarla açıklanıyor. 


Kısaca, tavsiye ederim okumayanlar için. 
Bu kitabı da okumalısın! diyenlerin tavsiyesine uyacağımında altını çizmek isterim.


6 Şubat 2013 Çarşamba

Asi'den blogcu dostlarına..

Selamlar Herkese,
Bir çekiliş duyurup hemen gideceğim..
Bazı şeylere geç kalıyorum maalesef, bu kitabı okumak için de geç kaldığımı farkettim.
Bu zamana kadar okumadan durabilmişsem, bir kaç gün daha sabretmeliymişim..
Bir Öyle Bir Böyle  blog sahibesi Asi- arkadaşım bu güzel kitabı hediye ediyor bloğunda.
Katılmalısınız!
Ama Asi adını kabul etmiyorum kendisine.. Çünkü asi değil, şeker gibi biri o isim sana hiç uymamış. Değiştirmelisinnn :)






16 Ekim 2012 Salı

Haftasonu çabuk geçer..


Elinde bitmeyi bekleyen kitaplar olsa da dayanamıyor insan.
Kitapçıya giderken, aklımda Mehmet Akif Ersoy'un Kur'an mealini almak vardı. Ama heyecanla gidişim, hevesimin kursağında kalmasına sebep oldu. Biraz geç saatte gitmeninde etkisi olmuş olabilir tabi. Almadığım için şimdilik pişman değilim ama neler kaçırdığımın da farkındayım :)
O şahane meal hâlâ aklımın köşesinde.
Alan, okuyan varsa fikir edinmek açısından yorumlarını eksik etmezlerse çok sevinirim :)
 
 
Hava durumunu sunan spiker sürekli ''parçalı bulutlu'' der dururdu bende hep kocaman parçalar görür dururdum :)
Gördüğüm en küçük parçalı bulutlar ile tanıştırıyım sizi.
 
 
Yemek blogları herkesin olduğu gibi benimde ilgi odağım. Aynı zamanda bu konuda ne kadar başarısız olduğumun bir göstergesi.
Nasıl başarıyor acaba diyorum bu bayanlar; hem şahane yemek bloglar hazırlamayı, hem çalışmayı, hemde evli ve çocuklu olmayı.
Elbet vardır bir formülü :P
 
 
Üçüde benim diyormuşum :)
 
Biranlık hayal edince, fotoğraf çekmeye çalışmadan önceki sahneyi getirdim gözümün önüne,
saçlardan da anlaşılıyor tabi :)
 
Rabbim bizim kızlarımıza da, cümlemizin yavrucuğuna da sağlık, sıhhat, mutluluk
ve hayırlı ömürler nasip etsin inşAllah.
 
Hayırlı ve mutlu günler herkese!!!!
:)
 

Kalbimin kırılan yerlerinden onarılmak isterdim.  İzi silinsin, yaralarım görünmesin. Hafızam yerinde dursun ama beynimin içi sussun isterdi...