21 Şubat 2020 Cuma

Bir Çift Yürek - Marlo Morgan

Bir Çift Yürek, Amerikalı bir kadının Avustralya'da yaşadığı ruhsal yolcuğun öyküsüdür. Göçebe kültürden Aborjinler eşliğinde, kabilenin kendilerini adlandırdıkları şekliyle ''gerçek insanlar''la birlikte dört ay süren ve çölü boydan boya katettikleri uzun bir yürüyüşe çıkar.




Açıkçası kitaba başladığım zaman başlarda biraz sıkılmıştım. Konuyu benimseyemedim, ilerlemekte zorlandım. Fakat ilerledikçe yorumlayabildiğim yerler görmek ilgimi çekti.
Bazı yorumlar aborjinlerin yaşamış oldukları hayatı doğrular biçimde olunca daha da merak ettim. Bazı yerleri gözüm kapalı okudum :) çölün çorak coğrafyasında karşılaştıkları, yaşadıkları şeyler çok da kolay şeyler değil. Ancak gerçek olduğunu düşününce daha etkileyici oluyor.


Bu topluluk Müslüman ve iman eden bir topluluk olsaydı diye düşündüm... çok güzel yaşarlarmış.
Kendilerine öyle değer vermişler ki, takdire şayan. Dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı büründükleri zırhları var kapılarını herkese açmıyorlar. Her işleri önce niyet etmekle başlıyor. Çölde yaşıyorlar, Allah onlara zenci olmayı nasip etmiş, daha az terliyorlar ve kokuları olmuyor. Böylece hiç bir canlıyı rahatsız etmiyorlar. Doğaya, hayvanlara ve insanlara karşı aşırı saygılılar. Su çok çok az bulunduğu için toprakla temizleniyorlar. Burayı okuduğum zaman şaşırmıştım, ilk aklıma elbette teyemmüm geldi :)
Yunus balığını çok sevdiklerinden, örümcekten ders çıkardıklarından bahsediyor.
Rüyaya önem veriyorlar...
Ve tefekkür...
Kitapta da ''tefekkür'' olarak geçiyor zaten. (Çeviri çok güzel yapılmış)
Gökyüzünde ki yıldızları, kadife bir kumaşın üzerine serpilmiş pırlantalar olarak tarif edişini çok sevdim.

Kitaba başlamadan önce beklenti içine girmemiştim. Arkadaş grubu ile okuduğumuz için yorumlara da bakmaya fırsatım olmamıştı zaten hemen başladım. Kitaptan bana altı çizili satırlar, kenarı kıvrılmış sayfalar kaldı :)
Tavsiye ederim.



17 Aralık 2019 Salı

İyi Kalpli Küçük Tavşan

Çocuk kitapları tadını bilene lezzeti derya.
Ve kesinlikle terapi.
Tabi çocuk küçükse bazı zorlukları oluyor.
Okuyorsun, dinlemiyormuş gibi yapıyor.
Bütçe ayırıp, bir sürü para verip alıyorsun bir bakmışsın param parça :) oturup sayfaları yapıştırıyorsun falan.
Sonra tekrar yırtıyor, bir süre almayayım en iyisi desen de dayanamayıp tekrar tekrar alıyorsun.
O masallar, hikayeler bazen biz büyüklere de öyle iyi geliyor ki...

Geçen gün kızımla yeni kitaplar keşfetmek için kitapçıya gitmiştik. Rastgele bir kaç kitap seçtim, içeriklerine bakarken bir kitaba denk geldim. Açıkçası okuduklarım beni hayrete düşürdü, böyle bir kitabı daha önce hiç görmemiştim. Öyle şaşırdım ki anlatamam.

Tavşanlarla tilkileri anlatan bir çocuk kitabı.
Tilki tavşanlara tuzak kuruyor, onları yakalıyor ve fabrikasında karın tokluğuna çalıştırıyor. (Fabrika da ne üretiyor dersiniz? tavşan kapanı) Bir yandan yakalıyor, bir yandan çalıştırıyor bir yandan da üretilenleri diğer tilkilere satıyor.
Kitabın bir yerinde tavşanlardan biri başlarına gelenler karşısında ''ama bu haksızlık'' diyor, diğer tavşan cevap veriyor ''hayat böyle, başka çare yok''
Sonra tavşanlar tilkinin tuzağını kuruyor, tilkiyi ve diğer tilkileri yakalayıp ağaca asıyorlar falan.
Korkunç.
Böyle bir kitabı bir çocuğa okuduğunuzu düşünsenize.
Bu tür kitaplardan zevk alan bir kesim olduğunu da düşünün.
Bir de bu tür kitapların ulaşılabilirliğini düşünün.
Gerçekten korkunç.

İyilerin, iyiliklerin içinde kötüler ve kötülükler elbette denk gelecek. Ne kadar, nereye kadar koruyabiliriz bilmiyorum ama dualarımız hep yavrularımızla.

Paylaşmak istedim.


7 Aralık 2019 Cumartesi

Tatar Çölü Dino Buzzati

Uzun zamandır okuduğum en zor, en uzun süren, en sabırla devam ettiğim, sonunda çok üzüldüğüm, aynı zamanda da en üzerinde düşündüğüm kitap oldu.
Kitap öyle bir yere götürüp bırakıyor ki, gecenin karanlığında sokak lambalarının ışığı ile koşar adımlarla yürürken, kendinizi birden sokak ortasında durmuş gibi hissediyorsunuz. Yol (kitap) bu şekilde bitmemeliydi diyorsunuz. Ama bitiyor.
Bir arkadaşım "Herkes kendinden bir şeyler bulabilir" demişti, çok haklıymış.

Kalemi şahane, konu biraz durağan ilerliyor gibi gelebilir, ama okumaya değiyor...

Tavsiye ederim ♡


18 Ekim 2019 Cuma

Keklik Gibi

Erzincan’ın eski adıyla Pekeriç yeni adı Çadırkaya köyünde bir muhtarlık seçimi sonrası seçimi kazanan Mehmet Bey’in eşi ve çocukları, eski muhtarın adamları tarafından öldürülmüş. Olay çevrede büyük bir yankı uyandırmış. Âşık Nihâni Erzincan’a gidince bu köye uğramış, olay Mehmet Bey’in kayınbiraderi tarafından Nihâni’ye anlatılmış. Nihâni de olayı bu ağıtla dile getirmiş.

Bu zamana kadar böyle bir hikâyesi olduğunu bilmeden dinlemiştim, okuduktan sonra daha çok etkilendim. 

Her şeyin bir sebebi olmalı mı? Sorusunun cevabı her türlü cevapla yeniden yeni anlamlar kazanıyor. 

Melek Mosso 'dan dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz

Keklik Gibi Kanadımı Süzmedim,
Murat Alıp Doya Doya Gezmedim,
Bu Kara Yazıyı Kendim Yazmadım.

Alnıma Yazılmış Bu Kara Yazı,
Kader Böyleyimiş Ağlarım Bazı
Gönül Ey Sebebim Ey.

Geceleri Uyku Girmez Gözüme,
Zalım Yastık Diken Oldu Gözüme,
Uyma Dedim Uydun Eller Sözüne.

Alnıma Yazılmış Bu Kara Yazı,
Kader Böyle İmiş Ağlarım Bazı
Gönül Ey Sebebim Ey

.

23 Eylül 2019 Pazartesi

Kırlangıç Çığlığı - Ahmet Ümit

Yine herkesin çok beğenerek okuduğu, fakat benim hiç ama hiç sevmediğim bir kitap.
Sevmiyorum bu tarz kitapları.
Hayatın içinde barındırdığı gerçekleri anlatsada sevmiyorum.
Kitabın elbette güzel tarafları vardı,  mesela son derece akıcı bir dille yazılmış.
Bu yüzden bir çırpıda bitiyor.
Yine de...
Ne yazık ki hayatta bazı şeyler göründüğü gibi olmasa da anlatılanların güzel olmasını tercih ederim.
Bir nevi polyannacılık en azından ruha iyi geliyor.



Günümüzü bir kenara bırakıp sadece kitapla ilgili düşüncemi de söylemek istiyorum.
Özellikle cinayetle ilgili kısımlar arka sokaklar dizisinden bir kaç bölüm birleştirilmiş hissi uyandırdı.
Dahası, bu kitapta ki karakterlerin öncesi varmış (okumamıştım) şimdi ki hali de olduğuna göre devamı da gelecek, öyle görünüyor...

Acaba bir tek ben mi sevmedim diye düşünerek kitapla ilgili bir çok okuyucu yorumunu okudum.
Benim gibi düşünen bir kaç kişi dışında büyük bir kesim kitaba övgüler yağdırmış.
Umarım linç edilmem :)




25 Şubat 2019 Pazartesi

Simyacı - Paulo Coelho

Bazen bir kitaba başlıyorum, sevmiyorsam ilerleyemiyorsam bırakıyorum. Bu kitabı ise başlarda bırakmayı düşündüm ama sırf sonunu merak ettiğim için zorla devam ettim.

Kitabın sevenlerine hiç bir sözüm yok ama gerçekten ben hiç sevmedim. Yorumları okuyayım dedim, bir çok kişiyi hayata bağlamış, bir çok kişiye yol göstermiş. Bazısı da benim gibi hiç beğenmemiş.



İçindeki o ince denilen mesajları göremedim. 
Okurken sonra ne olacak diye hiç merak etmedim. 
İllâ birşeyler katmak zorunda değildi ama keyif bile vermedi.
Belki de beklentim çok yüksekti.
Sorun bende olabilir, belki de kitapta bilemiyorum... 
Yalnızca benim gibi düşünen biri olurda, yazarsa çok mutlu olurum :) 

8 Şubat 2019 Cuma

Kor Adası - Kimberley Freeman

Öncelikle,
Sevgili Kimberley yine keyifle okuttuğun için teşekkürler. 

Kor Adası, yazarın okuduğum üçüncü kitabı oldu. Diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da konu çok başarılı. Beni yakalamayı başardı mesela :) dördüncü kitabını da merakla bekliyorum. 

Nina 2012 yılında yaşayan konuyu bize aktaran karakter. Başrol Tilly. Okurken başlarda kızıyorsun, söyleniyorsun, ay yok artık bu kadar da saf olunmaz diyorsun. Sonra Tilly oluyorsun. Tilly gibi üzülüyor, onun gibi sende kızıyor, öfkeleniyorsun.

Hayatta büyükbabasından başka kimsesi olmayan bu naif kız, büyükbabasının hayattan göçmeden evvel uygun gördüğü biriyle görücü usulü bir evlilik yapıyor. Ama evlilik sürpriz yumurta. Tilly'i ne yazık ki acı tecrübeler yaşayacağı zamanlar karşılıyor. Çok geçmeden parçalı bulutlu, gök gürültülü yağmurlar yerini ıssız bir adanın güneşli, sıcak günlerine bırakıyor.


Zaman güzel geçiyor ama Tilly'miz hassas, kırılgan, duygusal... 
Burada da maalesef bazı karışıklıklar yaşıyor. 
Gerek yok ama, kendini üzüyor, yıpratıyor. 
Kendince haklı sebeplerinin olduğu,
Fakat yapmaması gereken şeyleri yapıp ortalığı biraz karıştırıyor.
Neyse ki işler okuyucunun istediği gibi gidiyor :) 



En sevdiğim kısımlardan biri;
Yaşanan bir olaya karşı Tilly'mizi koruyan yakışıklı adamın en beğendiğim davranışına karşılık söylediği söz oldu.
**Çünkü sevdiğim birine son derece kaba davrandı.**


Diğer kitaplarıyla ilgili düşüncelerim için;
Kır Çiçeği Tepesi
Deniz Feneri Koyu
üzerlerine tıklayabilirsiniz.




İyi günler dilerim.


Kalbimin kırılan yerlerinden onarılmak isterdim.  İzi silinsin, yaralarım görünmesin. Hafızam yerinde dursun ama beynimin içi sussun isterdi...