9 Ekim 2014 Perşembe

Hoşgeldin Ekim Ayı

Kendimde yeni bir şey fark ettim.
Yazamamamın nedenini tembelliğe bağlayıp onun arkasına saklanıyormuşum.
Tembellikten diyerek geçiyormuşum, aslında öyle değilmiş.
Uzun zaman yazamamamın nedeni duygularımla alakalıymış,
Kalbim odaklandığım şeylere sınır koyup çizgimi aşmama mani oluyormuş meğer, henüz fark ettim.
Duygu yoğunluğu, yeni bir şeylerin başlangıcı gibi şeyler insanın zihnini çok fazla oyalıyormuş.
Hayal kurmak yarına dair olan ümidimizi,
Ümidimiz de inancımızı tazeliyormuş.
Ben uzun zamandır da hayal kurmadığımı fark ettim.
Zamanın hızlı geçmesinden çok nasıl geçtiğini hatırlayamama kısmından korkuyorum.
O yüzden zaman farkında olarak geçsin istiyorum.
Yada zaman şimdi dursun ben farkında olmaya başlayınca geçmeye başlasın istiyorum.




27 Ağustos 2014 Çarşamba

Tembel olmak mı?

Tembelsin deseler, inanmam, inanmak istemem, kabul etmem!
Ama, tembelim galiba? diyebiliyorsam, inanırım.
Cidden doğrumu söyler içimde ki ses diye düşünürüm.
Önce tartar, ölçer, biçerim.



Evden çıkmak istemeyişim,
yemek bittikten sonra sofrayla uzun uzadıya bakışmalarımız,
bulaşıkları toplayıp çöpe atma isteği
hatta evde plastik tabak bardak kullanalım biz! düşünceleri
elime aldığım kitabın kapağını inceleyip sonra tekrar yerine kaldırışım
falan gibi bir çok belirtilerim var.
Hatta canım tatlı istiyor ve ben mutfağa girmiyorum! olacak şey değil :)

Yine de tembelliğin yanında kendime yeni bir teşhis koydum.
Geçici tembellik hastalığı sevdiklerini görünce geçer bunalımı ^.^



23 Ağustos 2014 Cumartesi

İffet-i Kalp


Kitaplarımı kırıştırmayı, altını çizmeyi pek sevmezdim ama bu kitabı elimde kalemle okudum.
Daha sonra açıp tekrar okuduğumda hayranlığım iki kat artacak, biliyorum.
Çok sevdim..
Hem Nuriye Çeleğen anlatımını hem Hz.Meryem'i, Zekeriya peygamberi ve Hz. Yahya'yı...
Şiir gibi ilerleyip,
Çok tatlı bir etki bırakıyor insanda. 
İlerledikçe geriye döndüm, tekrar tekrar okudum çoğu satırı... 
Hem hüzünlenip hem imrenince daha farklı oluyor bıraktığı lezzet.


İşte böyle insanı düşündüren güzel satırlar var bu kitapta...
''...Her musibet bir hazineydi..'' Musibeti hazine olarak görüp ondan kendine paylar çıkarmak büyük bir erdem. Ve tabii daha fazlası..


Uzun zamandır elime kitap alamıyordum, bu kitap o ruh halimin üzerine çok iyi geldi.
Bir the_syhn tavsiyesi
Ve Mel'den notlar hediyesi olan bu kitabı okumak gerçekten çok güzeldi
Kendilerine teşekkürü bir borç bilirim :)

Şiddetle-ısrarla tavsiye ettiğimi söylemeye gerek yok sanırım ^.^



18 Ağustos 2014 Pazartesi

Küsmek mi?

Yasemin nasılsın?
Neden uzun zamandır yazmıyorsun?
Yoksa canın mı sıkkın?
Yaz mevsimine falan mı küstün? diyen yok

Suluhan cumartesi günleri açık mı?
Akşam kaça kadar açık?
Suluhan da neler var?
Soruları gelsin bana.

Çok küsesim var her şeye



Bir şeylere yetişemediğimi, hayatın telaşına kapıldığım da kaçırdıklarımı gösterdiği için
Bazen de zalimce, ''bak artık daha hızlı ilerliyorum''
dediği için,
En çok da zamana....
 


24 Temmuz 2014 Perşembe

Elma ve Selma

Açıkçası filmin ismini ilk gördüğümde konusu az çok gözüm de canlanmıştı ama helallik kavramının içinde geçeceği bir film olacağı aklıma gelmemişti.
Bir önce ki yazı da bahsettiğim İran yapımı filmde çok fazla detay verince bu defa detaylardan kaçındım.

Din öğrencisi olan genç adam şehirden uzaklaşıp ailesinin yanına gelir. Annesinin evlenmesini istediği halasının kızı ile görüşecektir, evden yola çıkar fakat bir şekilde yolu yönünü değiştirir.
Bir bahçeden geçerken ezan okunduğunu fark eder, abdest alır ve namaza başlar.
Gölgesinde namaz kıldığı elma ağacından bir tane elma düşüverir.
Genç adam o elmayı ısırır ve artık her şey aslında o dakikadan sonra başlar.


Filmin için de gencin tepkisine hayret ediyorlar, aslına bakılırsa ben de hayret ettim :)
Gerçekten var mıdır bu zaman da bu devir de böyle insanlar diye de düşünmeden edemedim.

En sevdiğim sahne ise...

''Tekrar tekrar okuduğun Ayet-i Kerime neydi?'' sorusuna genç adamın cevabı,

 
Selma'nın, benim için tercüme eder misin? dediğinde
muazzam güzellikte deki Ayet-i Kerime'yi tekrar söylediği sahne oldu..
 


Kalbimin kırılan yerlerinden onarılmak isterdim.  İzi silinsin, yaralarım görünmesin. Hafızam yerinde dursun ama beynimin içi sussun isterdi...