1 Mart 2012 Perşembe

Köşe yazarları...

Köşe yazılarını okumayı, farklı insanların görüşlerini, düşüncelerini, anlattıklarını dinlemeyi, okumayı seviyorum. Bazen o kadar güzel oluyor ki o yazılar dönüp baştan tekrar okuyorum, yazarın konuya kattığı yorumun güzelliğinin altını çiziyorum kendimce.

Ama bazen karşılaştığım yazılar da tarafsızlık göremiyorum. Konuya hakim olamayışdan kaynaklı olsa gerek, yazarda ki gerginlik, sertlik üslubuna yansıyor. Okurken hissediyor insan kalemde ki soğukluğu. Ve ardından gelen yorumlara verilen cevaplar bir kanıtı oluyor yazarda ki huzursuzluğun.

Eleştiriye kapalıysa bir yazar, güzel eleştirilerin altını çizip, olumsuz eleştirenlerin üstünü karalıyabiliyorsa, bende o yazarın üstünü çizer bir daha yazdıklarını okumam. Hayatta güzelliklerle karşılaştığımız kadar olumsuzluklarla da karşılaşabiliriz. İşler her zaman yolunda gitmeyebilir. Bu bizim o yolda aldığımız eleştirilerden ötürü insanları rencide edip aşağılayarak cevap vermemiz hakkını bizlere sunmaz.

Kendi hayatımızla başbaşayken de böyle durumlarla karşılaştığımız oluyor. Yaradılışımız gereği kusursuz kavramını bünyemizde barındırmıyoruz, illâ ki hatalar, kusurlar bizler için var. Ama yapılan her olumsuz eleştri içinde kılıç kalkan kuşanmıyoruz. Sorunlara böyle yaklaşmak daha çok tetikleyebilir düşüncesiyle beklemeyi, sabretmeyi, uygun bir üslupla anlatmayı deniyoruz, başarıyoruz veya başaramıyoruz, ama elimizden geleni yapıyoruz.

Yeni keşfettiğim yazarlardan farklı yazılar okuma heyecanıyla başladığım yazının sonunda böyle bir durumla karşılaşmak üzücü oldu. Zira insanlara verilen tepkilerde ki üslubun klavyeye yansıttıkları hoş bir izlenim bırakmıyor insanda.

Biraz şikâyet vari bir yazı oldu sanırım ama naçizane içimi dökmüş olmanın verdiği rahatlığı yaşattı bana :)


29 Şubat 2012 Çarşamba

Yeryüzüne inen mucize..

*Kar tanelerini tek başına incelemek istediğimizde başarısız oluruz. Elimize düşen kar tanesi anında eriyip su olur.Kar taneleri bir araya geldiği zaman pamuk gibi görünür.* Birçoğumuzun gönlünü feth eden ilâhi kudret güneşin çıkmasıyla yok olur. Ve yerini başka mucizevi güzelliklere bırakır.


*İncelendiğinde ise bir kar tanesi 200'den fazla buz kristalinden oluşur.
Yere düşen her bir kar tanesi kristalleri altı köşeden ve farklı şekillerden oluşur.*


*Kar kristallerindeki muhteşem yapının fark edilmesi, bilim dünyasını şaşırtmış ve bilim adamlarında büyük bir hayranlık meydana getirmiştir. Öyle ki, kar kristalleri üzerinde ilk araştırmaları yapan Amerikalı Wilson Bentley, gördüğü muhteşem sanat karşısında çok etkilenmiş ve elli yıl boyunca sürekli kar kristali resmi çekerek bu kar tanelerini incelemiştir.*


*Bentley keşfettiği kristal aleminin eşsizliğini ise şöyle dile getirmiştir:''Mikroskobun altında kar tanelerinin mucizevi güzellikte olduğunu keşfettim. Bu güzelliğin başkaları tarafından görülmemesi ve gerekli önemin gösterilmemesi büyük bir kayıp. Her kristal bir tasarım harikası ve hiçbir dizayn bir daha tekrarlanmıyor….''*


*Bütün kar kristalleri neden acaba altıgendir?.. Ve neden her biri diğerlerinden farklıdır? Kenarları neden düz değil de köşelidir? Bu soruların hala bilimsel bir cevabı yok. Ancak bilinen tek gerçek şu: Yüce Allah sonsuz güç sahibi olan, her güzelliği örneksiz ve sanatının içinde yaratandır.*


"O Allah ki, yaratandır, kusursuzca var edendir,'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir." (Haşr Suresi,24)

Evreni en ince ayrıntısına kadar Allah (C.C.) yaratmış ve Kendi sıfatlarıyla şekillendirmiştir. Var olan her şey O’ndandır. Tüm güzellikler, incelikler O’nun aklının tecellileridir. İnsana düşen, Allah’ın (C.C.) yarattıklarındaki eşsiz sanatı görmek ve bunların üzerinde düşünmektir. Allah (C.C.) örneksiz olarak yaratandır. Her bir kar tanesi Allah’ın (C.C.) izni ile yeryüzüne düşer. Karın oluşabilmesi için gerekli tüm etkenleri yaratan Allah’tır (C.C.) Isı değişimi, hava akımları, kristalleşme …

“Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp düşünmez misiniz? Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Nahl Suresi, 17-18)

Çok sevdiğim biri kar taneleri hakkında şöyle bir açıklama yapmıştı: Her bir kar tanesini gökten bir melek indirir ve inen her melek etrafında ki diğer meleklere çarpmadan geri gider. Ve kıyamet gününe kadar aynı melek tekrar yeryüzüne kar tanesi bırakmaz.
Kar tanelerinin altı köşeli olduğunu, yere düşen her kar tanesinin birbirinden farklı olduğunu düşününce yapılan bu açıklama çok mantıklı geldi.
Allah-u Teâla yarattığı her kulunu, her canlıyı korur ve kollar.



26 Şubat 2012 Pazar

Hediyelerin en güzeli :)

Hilal'le blogunun sahibesi Hilal hanımın 14 Şubat sevgililer günü münasebetiyle yapmış olduğu çekilişe katıldım, vee kazandım :) Hilal hanım bu muhteşem kurabiyeleri annemin ve babamın adına hazırladı.


Kurabiyeleri kolisinden tek tek çıkarttım sonra tabiki tek tek inceledim :)
Harcanan emek o kadar güzel ki hayran kalmamak elde değil.


Kurabiyelerin üzerinde annemin ve babamın isimlerini kalpler içinde görmek, onları mutlu etmek almış olduğum bu güzel hediyenin ne kadar değerli olduğunun bir kanıtı oldu.


Hilal hanım herbirini büyük bir özenle hazırlamış, hepsi birbirinden güzel geldi...
Bloglar arası hediye çekilişleri çok sık oluyor. Çokta güzel oluyor hepsi.
Ama şüphe yok ki emeği yoğun olan hediyelerin anlamı daha büyük oluyor.


Hiç görmediğim, farklı şehirlerde yaşadığımız bir insandan böyle güzellikte bir hediye almak çok güzel bir duygu,  çok mutlu etti beni. 


Varlığıyla mutluluk veren insanlar, başkalarının mutlu olmasına sevinen insanlar her zaman çok mutlu olsunlar inşAllah.


Uzun süre düşündüm üzerlerinde, yesem mi yemesem mi ? diye
Çünkü o kadar güzeller ki insan yemeğe kıyamıyor :)
Sanırım ben hepsini saklıcam :)


Ellerinize sağlık Hilal hanım,
Bu güzel mi güzel hediye için size bir kez daha çok teşekkür ediyorum.
Selâm ve dua ile, sevgiler...


25 Şubat 2012 Cumartesi

Ankara'lı Bloggerlar Buluştu!

Severek takip ettiğimiz bloglarla yüzyüze sohbet etmenin tadı bambaşkaydı.
Herşey çok güzeldi.
Sıcacık bir ortamda yapılan sohbet o kadar ısıttı ki içimizi tekrarını yapmak nasip olur inşAllah :)
Burdan, bizi o güzel mekânda buluşturan bol enerjili bluemorsytleıma, güler yüzlü hoş sohbetli blog arkadaşlarım, sevgili ablalarım Dürr-i yekta'ya, Seyyah Güneş'e, geleceğin eğlenceli yazarı Maya'nın günlüğüne, neşeli mi neşeli işterenklihayat'a, güzel mi güzel birdilimportakal'a teşekkür ediyorumm :)


Dürr-i yektamıza bizler için hazırladığı snoopy'li kitap ayracı için tekrar teşekkürler :)
Hepinize sevgiler...






21 Şubat 2012 Salı

Doyumsuz muyuz yoksa uyumsuz muyuz?

Bizi biz yapan, farklılaştıran, özel kılan bazı özellikler taşımaktayız. Hayattan farklı isteklerimiz, farklı beklentilerimiz var. Her türlü kötüden ve kötülüklerden korumaya çalıştığımız bir kalbimiz var. Öyle bir zaman da yaşıyoruz ki gördüğümüz bir iyiliğin arkasından kötülük bekler olduk.

Belki de hayallerimiz iki odası olan bir ev ile başlıyor, sonra o hayalimiz gerçek oluyor. Kavuşuyoruz evimize. Yaşıyoruz, alışıyoruz ve bir zaman geçiyoruz. Ve sonra bir gün diyoruz ki 'ben artık daha büyük bir evde yaşamak istiyorum!' . İsteklerimizin, hayallerimizin ve beklentilerimizin değiştiğini görüyoruz. İki yıl önce kavuşmak için günlerce beklediğimiz ve tamda o hayalimiz gerçekleşmişken vazgeçmek neden? Neydi bizi değiştiren? Doyumsuz muyuz? yoksa, uyumsuz muyuz?

Öncelikle kendimize sormamız gereken soruların içinde: Ne için yaşıyorum, hayata geliş amacım ne, ne istiyorum, ne kadar istiyorum ve en önemlisi kimden istiyorum? soruları mevcut. Belki de sıralamada bir hata yapıyoruz. Öncelikle kimden istiyorum sorusunu sormalıyız kendimize. Ve devamı ne için yaşıyorum... ile gelmeli.

Kainatın sahibi Rahmeti bol, merhameti bol, bereketi bol olan yüce Allah'tan istiyoruz. Kula kul olmak için değil, Allah-u teâlâ'ya hakkıyla kul olmak, kulluk vazifelerimizi yerine getirmek için yaşıyoruz. Hayata geliş amacımız vazifelerimizin içinde gizli. Ne istiyorum? sorusuna herkes gibi sayılı nefeslerimizin olduğu şu dünyada sağlıklı, mutlu ve huzurlu yaşamak diyebiliyoruz. En önemlisi doyumsuz olduğumuz için değil! rahmeti, merhameti bol olan Yüce Allah'tan istediğimizi bilerek isteklerimizde sayı belirtmemeliyiz. Doyumsuzluğumuz ve uyumsuzluğumuz buradan kaynaklanıyor. İsteklerimiz doğrultusunda beklemediğimiz sonuçlar hayatımızın akışını değiştirebiliyor.

Kalbimin kırılan yerlerinden onarılmak isterdim.  İzi silinsin, yaralarım görünmesin. Hafızam yerinde dursun ama beynimin içi sussun isterdi...