31 Ağustos 2013 Cumartesi

Evin Küçüğü Sevinsin Diye

Çeyizlik bir şeyler almayı pek sevmiyorum aslında.
Nihayetinde orta da fol yok yumurta hiç yok.
Bir de yaşım küçük ve aile de evlilik mevzusunu dile getiren tek insan Şevval
-evin en miniği-
Teyzem evlense de........ diye başlayan hayalleri o kadar çok ki.
Hiç biri yıkılmasın, sırf çocuğumuz hayal kurmayı sevsin diye sesimi çıkarmıyorum :)
Şevval'e göre evlenince odam onun olacak.
Kitaplarımı da vermiyor.
Daha neler neler..
Ben bir kaç parça eşya alıp evi terkedicem herhalde.




Geçen gün engilish home'dan bu gördüklerinizi aldım. Biri küçük, biri büyük iki adet havlucuk :)
Kendime aldığım çeyiz diye nitelendirebileceğim tek eşyaydı. Annem beğenince hediye ettim ama annemden önce şevval gördü aldıklarımı.

Muhabbetin güzelliği de orada başladı.
Ben evleniyorum Şevval.
Hem de iki tane havluyla :)
Şevval'in rengi attı, ağladı ağlayacak.
Ay noluyoruz dememe kalmadı kapıyı çarptı çıktı.
Sen evlenemezsin!
Evet teyzeeemm evlenemem ki iki tane havluyla :)


28 Ağustos 2013 Çarşamba

Düğün Telaşı Yoksa Elbise Telaşı Hep Var

Bu sene çok bekledim, yakın birilerinin düğünü olur da elbise arayışlarına, düğün de ne giyerim telaşlarına düşerim falan diye ama nerdeee bizim tarafta pek hareket yok.

Şimdiden söyleyeyim seneye yeşil renk patlaması yaşayabiliriz :)
Nerden biliyorsun? demessiniz diye ümit ediyorum :)

Görüntü kalitesi düşük fakat model o kadar net ki bu elbisenin modeline bayıldım da bayıldım..



Angelina Jolie'nin yeşil elbisesi için de aynı duyguları besledim haliyle. Bu modele ancak payetli kumaş gidermiş zaten. Çok hoş tam istediğim gibi denilen türden.
Bir de zaten en önemlisi rengi!





Bu sene bir düğün, nişan olmadı belki ama seneye ilk organizasyon için bu elbiseleri şimdiden aklımın bir köşesinde.

Ayrıca, neden yeşil? derseniz..
Biliyorum demessiniz :)
Yeşili hem bu kadar sevip hem de yeşil bir tokamın dahi olmayışının yüzünden yeşil.





18 Ağustos 2013 Pazar

Kararsız Olmak Zordur

Geçen gün anneme ayakkabı bakıp beğendiğim yerleri işaretleyim dedim.
Flo'ya girdim tam koştur koştur ayakkabılara bakarken kollarına kırmızı çantalar takan bayan, sizce bu mu? yoksa bu mu? diye sordu. 
Ama ben daha kararsızım diyemedim :)
Bence sağda ki dedim, aslında ben ilk solda olanı beğenmiştim dedi.
O zaman ilk beğenilen genelde daha akılda kalan oluyor dedik ama,
Bu sefer de oda biraz hasırlı gibi, bir de deri değil ya bilemedim şimdi diyince,
Aslında evet sağda olanın kırmızısı da daha güzel sanki hem daha kullanışlı diye
Baya bir istişare ettik.
Sonra dedim ki!
Heeyy napıyorsun, kelin ilacı olsa kendi başına sürer.
Mağazada ki kadının aklını da çorba edip kaçtım oradan :)

İşin sonrası Derimod'da..
Tam mağazaya girmiş raflara odaklanmışken, bir elinde bej diğerinde krem renkli ayakkabı olan bayan, sizce hangi rengi almalıyım? diye sordu. Ve...
Tutamadım kendimi :)
Krem güzel duruyor evet ama bej daha güzelmiş dedim.
Oda, dimi bej'i daha çok kullanırım, hem krem çok açık..
Falan fişman derken, nihayetinde bej renk olanı aldı. 

Kararsız bir insan için en zor şeydir iki parça arasında kalmak.
Kararsızlığı hat safhada yaşayan biri olarak bayramdan önce aldığım şalı hala değiştirsem mi diye düşünüyorum. Bir şeyler dürtüyor çünkü. 

Ayrıca, kararsızlığımın tavan yaptığı zamanlarda en korktuğum şey, mağazada tanımadığım birinin böyle zor sorular sorması :)


11 Ağustos 2013 Pazar

Kitâb-ı Aşk

Aslında elimde ki kitabı bitirmekti niyetim
Aşklı, doyurucu bir kitap okuma modun da olunca...
Değerlendirdim.
İskender Pala'nın Kitab-ı Aşk kitabı öyle güzel ki
Tek solukta okunur.


Aşk'ı yanlış anlıyoruz bazen
Yanlışta anlatıyorlar çünkü. 
Aşk gizlendiği zaman güzel.. 
O gizemi hissettiğin zaman daha heyecanlı.
Ama, ahh ahh demek düşüyorsa payıma susarım.

Çoğu yerin altını çizdim..
Misâl;

Göz... savaşı başlatan haberci.
Bakış... Elde olmayan kader; ilahi kaza.
Ve aşk.. Kalp ile göz arasında kutlu bir hadise. 'Sayfa 21'

Ne hoş değil mi :)

9 Ağustos 2013 Cuma

Düşmek Varsa Nasipte

Bayramın 1. günü,
Sabah kalkılır.
Zor da olsa kahvaltı yapılır. 
Akıl başa gelince tekrar ev ahalisi ile bayramlaşılır.
O sırada, biz de büyüklerimizi ziyaret edelim derken kapı çalar.
Misafir gelir.
Tatlılar... dolmalar... şekerler derken
Hoop hepsi bitiverir.
Tam misafiri uğurlarken, etraf toz olmuş diye yerleri silen annenin sildiği yere basan yasemin de bir güzel fayansı öpüverir.
Anneee ne vardı şimdi yerleri silecek! demenin pişmanlığını yaşar bütün gün, 
Anne de üzülmüştür zaten bir kere.
Bilir başına gelecekleri. 
Nazlıdır çünkü kızı.
N'apsın...
Çekecek artık kızının nazını :)
Hayır, o değil
Bu bayram yatarım ohh mis gibi bir yerlere de gitmem diyordum.
Gözüme dizime durdu :)


Bayramımız mübarek olsun efendim!
Rabbim sağlıklı, mutlu, huzurlu nice güzel bayramlar görmeyi nasip etsin bizlere.




Not: Görsel google'dan fakat kızın gözleri neden kıpırdıyor anlayamadım..

3 Ağustos 2013 Cumartesi

Hayırlı Kandiller

Kandil günleri hep böyle olur.
Mutluluğun yanında farklı bir huzur. 
Bugüne kavuşturan Rabbe binlerce kez şükürler olsun, dersin uyandığında.
Bugün camları sil(elim) diyen anneye de, aşkolsun anne! kandil ya bugün ne temizliği der çıkışırsın sabah sabah :)
Yine de yüzün güler. 
Her günümüz kandil tadında olsun inşallah. 
Rabbim bugünün feyzinden bereketinden nasiplenenlerden olmayı nasip etsin bizlere.

Kandiliniz Mübarek Olsun!


Herkese Selam

Önceden fotoğraflar biriktirir, taslaklar oluşturur en çok da yazıp silmek, bazen kendime saklamak, bazen anı oluşturmak istediğimde blog sa...