18 Eylül 2013 Çarşamba

Bu İşin Bir Sırrı Olmalı

Hani çalışan, kitap okuyan, dizi izleyen, evli, çocuklu, bayanlar var ya
Acil olarak bu postun altına yorum yazın lütfen!!!
Ne yiyorsunuz ne içiyorsunuz bilmek istiyorum! :)

Zira, işten geldim
Annemin mesaj olarak iletmek istediği ütüler koltuğun üzerinde duruyor hala
canım debbie de kitaplıktan bana bakıyor,
televizyonu açmadım 
bilgisayarın başına yeni oturuyorum
su içmek istesem mutfağa gidemem, o derece yorgunum.
Yani, durum vahim :)

Bir de her şeye rağmen hala umudum var. Debbie setini bitirip, yeni aldığım kitapları okumak gibi ^_^




Not: Bu bir paradoks mudur? yoksa ben tembel miyim? :)

8 Eylül 2013 Pazar

Küçük Sır

Blogun en güzel tarafı da bazı şeyleri buraya not düşmek.
Bu aralar Şevval'den fazla söz ettim farkındayım ama bu sefer özellikle yazmak istiyorum.
Özel bir an, güzel bir anı bizim için.

Geçenlerde canım biraz sıkkındı, kız kardeşim! :) Şevval'de  konuyu değiştirmek adına herkes sofradayken bir itirafta bulundu. 5 yaşında ki bir çocuk sır tutar mı? demeyin. Tutuyormuş gerçekten. Yaşayarak görmüş olduk biz bunu.

O günü hatırlıyoruz, ailecek telaşa sokmuştu bizleri hanımefendi. Annem servisi uzun bir süre beklemişti o gün 1 saat kadar rötarlı gelmişti ama okulda işleri uzadığı için geç kaldıklarını biliyorduk biz. Şevval hanım aylar sonra kırıla kırıla anlattı olayın aslını.
-Servise bindik. Servisci amca herkesi bıraktı dolandı dolandı sonra servis ablamızı da bıraktı. Amca arabasını park ediyordu arkaya bir baktı ki ben! :)
Ay bir de S'lerimiz yarım çıkıyor hala :)
Meğer adam unutmuş bizim kızı. Garibimin de cadılığı bize ya sesi de çıkmamış.
Anlattı da anlattı.
Çok güldü kendine, bizi de güldürdü.
Konuyu da değiştirdi havamızı da.
Şimdi biz o olayı tekrar anlatınca konuyu kapatmaya çalışıyor o ayrı :)
Annem biliyormuş bizim kızın unutulduğunu ama sıkı sıkı tembihlenmiş, anneanne sırrımız olsun sakın anlatma, diye. Annem de anlatmamıştı bize.
Utanıyor mu ne anlamadık.
Yine de çok tatlıydı tabi.
En önemlisi de üzülme dercesine konuyu değiştirmesi...
Seviyoruz seni Şevval :)



Not: Bu yazı Şevval için yazıldı. Şevval bu anısını hiç unutmasın diye, hatta S'leri söyleyememesinin 
ne kadar hoşumuza gittiğini bilsin diye :)
Hatta onu ne kadar sevdiğimizi biliyor ama bu yazıyı görürse mutlu olsun diye yazıldı. 


4 Eylül 2013 Çarşamba

Şeker Hamurundan Cupcake

Önlüklerimizi giydik, 
Kağıdı kalemi aldık,
Ve sonra başladık şeker hamurundan cupcake yapmaya.
Güzel bir tecrübe oldu. En önemlisi de hiç tanımadığımız insanlarla birlikte yaparken keyif aldık.



Bir kaç kişi dışında ilk defa almıştık şeker hamurunu elimize. İlk defa alınmasına rağmen hayal gücüyle ve hocanın yardımıyla :) güzel şeyler çıktı ortaya.
Şeker hamurlarını hazır olarak satılan şeker hamurlarından kullandık. Gittiğimiz kursta malzemelerin nereden temin edileceğini ve şeker hamurunun yapım aşamalarını öğreniriz diye ümit ediyordum ama öyle olmadı.Tabi ne olursa olsun yine de sonuç lezzetli oldu :)


Bu süper üçlü 3 saate sığdırılmaya çalışılan üç kek sadece. 
Tadına dahi bakmadım.
Bakamadım.
Biri yan komşuya, biri karşı komşuya diğeri de evin miniğe ikram edildi.
Umarım afiyet olmuştur.


Cupcake kursuna da gitmedim demem artık :)




31 Ağustos 2013 Cumartesi

Evin Küçüğü Sevinsin Diye

Çeyizlik bir şeyler almayı pek sevmiyorum aslında.
Nihayetinde orta da fol yok yumurta hiç yok.
Bir de yaşım küçük ve aile de evlilik mevzusunu dile getiren tek insan Şevval
-evin en miniği-
Teyzem evlense de........ diye başlayan hayalleri o kadar çok ki.
Hiç biri yıkılmasın, sırf çocuğumuz hayal kurmayı sevsin diye sesimi çıkarmıyorum :)
Şevval'e göre evlenince odam onun olacak.
Kitaplarımı da vermiyor.
Daha neler neler..
Ben bir kaç parça eşya alıp evi terkedicem herhalde.




Geçen gün engilish home'dan bu gördüklerinizi aldım. Biri küçük, biri büyük iki adet havlucuk :)
Kendime aldığım çeyiz diye nitelendirebileceğim tek eşyaydı. Annem beğenince hediye ettim ama annemden önce şevval gördü aldıklarımı.

Muhabbetin güzelliği de orada başladı.
Ben evleniyorum Şevval.
Hem de iki tane havluyla :)
Şevval'in rengi attı, ağladı ağlayacak.
Ay noluyoruz dememe kalmadı kapıyı çarptı çıktı.
Sen evlenemezsin!
Evet teyzeeemm evlenemem ki iki tane havluyla :)


28 Ağustos 2013 Çarşamba

Düğün Telaşı Yoksa Elbise Telaşı Hep Var

Bu sene çok bekledim, yakın birilerinin düğünü olur da elbise arayışlarına, düğün de ne giyerim telaşlarına düşerim falan diye ama nerdeee bizim tarafta pek hareket yok.

Şimdiden söyleyeyim seneye yeşil renk patlaması yaşayabiliriz :)
Nerden biliyorsun? demessiniz diye ümit ediyorum :)

Görüntü kalitesi düşük fakat model o kadar net ki bu elbisenin modeline bayıldım da bayıldım..



Angelina Jolie'nin yeşil elbisesi için de aynı duyguları besledim haliyle. Bu modele ancak payetli kumaş gidermiş zaten. Çok hoş tam istediğim gibi denilen türden.
Bir de zaten en önemlisi rengi!





Bu sene bir düğün, nişan olmadı belki ama seneye ilk organizasyon için bu elbiseleri şimdiden aklımın bir köşesinde.

Ayrıca, neden yeşil? derseniz..
Biliyorum demessiniz :)
Yeşili hem bu kadar sevip hem de yeşil bir tokamın dahi olmayışının yüzünden yeşil.





18 Ağustos 2013 Pazar

Kararsız Olmak Zordur

Geçen gün anneme ayakkabı bakıp beğendiğim yerleri işaretleyim dedim.
Flo'ya girdim tam koştur koştur ayakkabılara bakarken kollarına kırmızı çantalar takan bayan, sizce bu mu? yoksa bu mu? diye sordu. 
Ama ben daha kararsızım diyemedim :)
Bence sağda ki dedim, aslında ben ilk solda olanı beğenmiştim dedi.
O zaman ilk beğenilen genelde daha akılda kalan oluyor dedik ama,
Bu sefer de oda biraz hasırlı gibi, bir de deri değil ya bilemedim şimdi diyince,
Aslında evet sağda olanın kırmızısı da daha güzel sanki hem daha kullanışlı diye
Baya bir istişare ettik.
Sonra dedim ki!
Heeyy napıyorsun, kelin ilacı olsa kendi başına sürer.
Mağazada ki kadının aklını da çorba edip kaçtım oradan :)

İşin sonrası Derimod'da..
Tam mağazaya girmiş raflara odaklanmışken, bir elinde bej diğerinde krem renkli ayakkabı olan bayan, sizce hangi rengi almalıyım? diye sordu. Ve...
Tutamadım kendimi :)
Krem güzel duruyor evet ama bej daha güzelmiş dedim.
Oda, dimi bej'i daha çok kullanırım, hem krem çok açık..
Falan fişman derken, nihayetinde bej renk olanı aldı. 

Kararsız bir insan için en zor şeydir iki parça arasında kalmak.
Kararsızlığı hat safhada yaşayan biri olarak bayramdan önce aldığım şalı hala değiştirsem mi diye düşünüyorum. Bir şeyler dürtüyor çünkü. 

Ayrıca, kararsızlığımın tavan yaptığı zamanlarda en korktuğum şey, mağazada tanımadığım birinin böyle zor sorular sorması :)


11 Ağustos 2013 Pazar

Kitâb-ı Aşk

Aslında elimde ki kitabı bitirmekti niyetim
Aşklı, doyurucu bir kitap okuma modun da olunca...
Değerlendirdim.
İskender Pala'nın Kitab-ı Aşk kitabı öyle güzel ki
Tek solukta okunur.


Aşk'ı yanlış anlıyoruz bazen
Yanlışta anlatıyorlar çünkü. 
Aşk gizlendiği zaman güzel.. 
O gizemi hissettiğin zaman daha heyecanlı.
Ama, ahh ahh demek düşüyorsa payıma susarım.

Çoğu yerin altını çizdim..
Misâl;

Göz... savaşı başlatan haberci.
Bakış... Elde olmayan kader; ilahi kaza.
Ve aşk.. Kalp ile göz arasında kutlu bir hadise. 'Sayfa 21'

Ne hoş değil mi :)

Kalbimin kırılan yerlerinden onarılmak isterdim.  İzi silinsin, yaralarım görünmesin. Hafızam yerinde dursun ama beynimin içi sussun isterdi...