27 Temmuz 2013 Cumartesi

Ummadık Zamanda

Bu hafta can sıkıntımı blogdan aldım hep.
Şablonu değiştirdim sonra geri düzelttim.
Yazı tipimi değiştirdim sonra tekrar eski haline çevirdim.
Derken, dün bir mail.
Ağzım kulaklarımda öylece ekrana baka kaldım.
En önemlisi içten gelerek yapılmış bir hediye.
Ne hoş, ne ince düşünceli insanlar var gerçekten hayatta.
Çok mutlu oldum.

Güzel header için tekrar çok teşekür ederim SayfalarDolusu :)
Çok mutlu ettin beni...



19 Temmuz 2013 Cuma

Ramazan Çocukları

Tam Cami'den çıkarken başımı çevirmemle bu şahane manzarayı görmem bir oldu.
Fotoğraf kalitesi düşük olsa da paylaşmak istedim.
Böyle şahane manzaralara her zaman denk gelinmiyor.


Ankara'nın en güzel Cami'lerinden biri Kocatepe Cami'si ama sanki artık duvarları soğuk. 
Cemaat Camiyi doldurmuyor. 
Daha sessiz, daha sakin...


Gerçi tekrar eskiye döndürüp, bir şeyleri canlandırdığı için 
aramızda ki bağın aynı kaldığı kanaatine vardım :)


Asıl mevzu;


Ailecek Cami'de bulunmak, o manevi havayı beraber solumak, beraber secdeye varmak şüphesiz şahane bir duygu. Eminim çocukken bir çoğumuzun yaptığı şeydir birlikte namaz kılıp, beraber secdeye varmak.


Babam secdeye varırken bende secde ye eğilirdim, sonra gözümün ucuyla babamı gözetlerdim :)


Geçen akşam sahurda Serdar Tuncer, ''Çocuklarınızı sahura kaldırın, gündüz oruç tutmasalarda kaldırın. O havayı, muhabbeti o maneviyatı yaşasınlar!'' diyordu.
Sanırım böyle söylüyordu.
Hatırladığım kadarıyla farklı bir kanalda, ''Eğer ola ki çocuk bir gün yolunu şaşırırsa, geçmişe dönüp baktığında tutunabileceği bir dal, güzel şeyleri hatırlasın. Hatırladıkları yolunu bulmasına yardımcı olsun'' diyordu. Aklımda kalanlar...


Kesinlikle öyle..
Unutmuyor insan oğlu.
Sürekli hatırlaması gereken şeyleri hem de hiç unutmuyor.
O yüzden Ramazan çocuklarında olmalı.
Onlarda Ramazanın feyzinden orucun bereketinden nasiplenmeli.
Bizim evin miniği de, ağlasa da gözlerini açamasa da sahura kalkmalı :)



15 Temmuz 2013 Pazartesi

Mimlenmek Güzeldir

Talihlisi olduğum bir kaç blog var artık, kendilerini ne kadar seviyorum bilsinler :)
Şeyda'nın Şeyleri'nden debbie seti kazanmıştım. Kitaplarım geldi!
Bir kez de buradan çook teşekkür ediyorum kendisine :)


Şeyda'nın Şeyleri Mim'in de beni de unutmamış ayrıca sağolsun. Bir çırpı da büyük bir zevkle cevapladım soruları. Sorular şöyleydi....

BEN KİMİM?
18 yaşında, lise son sınıf öğrencisiyim. Bu sene üniversite sınavlarına hazırlanıyorum! demeyi çok isterdimm... Ama değilim :) 
Kendi halinde yaşayan, 20'li yaşların başlarından ortasına gelmek istemeyen bir kulum sadece. Biraz da muhasebeci olma gayretim var, o kadar.

BLOGUMUN ADI NEREDEN GELİYOR?

(Bu sorunun cevabı bir alttaki sorunun içinde olsun.)

BLOG AÇMAYA NASIL KARAR VERDİN?

Uzun süre blogları takip edip, aradığım bir çok şeyi bloglarda bulunca, okumanın yazmak kadar keyifli olabileceği kanaatine vardım. Bu bir başlangıç olsun diyerek saatlerce isim arayışına koyuldum. Sonra ertesi gün başladığım isim arayışım sabahın 4'üne kadar sürünce Dünden.. Bugüne.. 'ye karar verdim :)

NEDEN YAŞAM BLOGU?
Yaşamdan çok kendimden bir şeyler.. ucundan kıyısından düştüğüm küçük notlar gibi desek daha doğru olur...

KİŞİLİĞİM?

Huysuz, suratsız, geçimsiz, inatçı biri değilim aslında :) Sadece, tipik teraziyim..

HOŞLANDIKLARIM?

Gezmeyi, evde vakit geçirmeyi, annemle karşılıklı çay içmeyi, sadece bir kaç sayfa okusam da kitaba sarılarak uyumayı çok severim :) 

HOŞLANMADIKLARIM?

Evde yalnızken kapının, telefonun çalmasından hiç hoşlanmam. Ve de birinin sürekli Yasemiiiinnn Yasemiiiiiiin diye bağırması, duyuyoruz dimi yani bir nefes alda cevap verelim! :)

EN ÇOK SEVDİĞİM MAKYAJ MALZEMEM?

Evet burası artık bir genç kızın dramı... Makyaj malzemesinden anlayışım, el kremi, nemlendiriciler, göz kalemi ve aylaynırdan ibaret olduğu için.. en sevdiğim makyaj malzemem tabi ki el kremlerim :)

ÇANTAMDA OLMAZSA OLMAZIM?

Kapıda kalırım korkusu ile evin anahtarı olmazsa olmaz. Selpak, telefon, not defteri ve kalemi de dahil edebilirim listeye.

EN SON OKUDUĞUM KİTAP?

Bin muhteşem güneş.. şahaneydi gerçekten.

Benden bu kadar. Çok teşekkürler mim için Şeyda'nın Şeyleri :)

Ben de bu mim'i;

Hayalotobüsü
Bir Öyle Bir Böyle

Hüzün Ötesi - Dolu zamandan artan, boş zamanı dolduran
veee Çit! :) 
Blogcu dostlarıma gönderiyorum. Cevaplarsanız mutlu olurum.
Diğer bloglardan da cevaplayan olursa keyifle okurum...bilginize. :)

14 Temmuz 2013 Pazar

Olaylı Ekler

Ahh bu tatlı :)
Artık bu eklerin bir olayı var.
Tarifi görünce eve gider gitmez denerim dedim. 
Ben tarifi yazıcıya gönderirken faks geliyormuş meğer. 
O sırada kapı çalıp, patron amcam da yazıcıdan çıkan faksı isteyince arkasından gönderdiğim tarifi unuttum o an. 
Öylece verdim.
Tabi ben olayın farkına marketin önünde varınca iş işten çoktaan geçmiş oldu.
Hayır evraklara baktın içinde senin olmayan bir şey var, geri getirsene dimi yanii...
Neyse.. Şimdi meraktayım..
Ya tarifi beğendi, ya pazartesi günü vericek, ya da güzelim tarif kağıdımı yırtıp attı :)


Tarif Umut Sepetim'den :)
Tarifleri hem pratik hem de çok lezzetli oluyor.  O yüzden çok seviyorum.
Bu sefer ki benim sayem de biraz karışık oldu ama olsun.. 
En azından ekler gerçekten güzeldi.

Hayırlı Ramazanlar herkese... 

6 Temmuz 2013 Cumartesi

Çok İstersen

 Bir şeyi istemek, ona nâil olmak demektir; zira Allah-u Teala kabul etmeyeceği duayı kuluna ettirmez.'' 
İmam-ı Rabbani ...

Bir şeyi çok istersin, sen olmaz sanırsın... diye başlayan bir cümle var ya hani. Sürekli insanın aklında kalıyor.
Benim de öyle. Bazen bir şeyi çok istiyorum. Bazen de çok istediğimin farkında dahi olmuyorum. Sonra o şey hiç ummadığım bir zamanda karşıma çıkıyor. İşte o zaman tevafuklar, şükürler şahane şahane diziliyor. 

Küçük bir örnek vermek gerekirse... 

Seyhan'ı bilmeyen, sevmeyen yoktur. Bende öyle. Çok istemiştim Seyhan'ın çekilişlerinden kazanmayı. Çok içten istemiş olmalıyım ki, o kadar çekilişten sonra ilk yorum yapmama rağmen kazandığımı öğrenince büyük bir şok geçirmiştim.





Sonra...
Benim için debbie setini almak önemliydi, evet :) Set şeklinde alıp daha keyifli okumalıydım seriyi. Hepsiburada.com'da sürekli sepetime atıp kredi kartı olan birinin yakasına yapışmaktı tüm çabam. Kart aramamın tek sebebi babamın internetten alışveriş yapmama konusunda hala sabit fikirli olmasıydı.. Risk alamazdım.
Kredi kartı olanlara da bana internetten kitap alır mısınız? babam almıyorda.. diyemedim ^_^
Ulus'ta, Kızılay'da bir kaç kitapçıya sordum. Seti yokmuş. Tek tek almam gerekiyormuş. Yılmadım. Biraz daha bakayım dedim ama sonra nafile...
Bende serinin ilk kitabını aldım haliyle. 

Daha sonra Şeyda'nın Şeyleri çekiliş yapmıştı bu kitap serisini. Ona katıldım. 
Kazanmışım :)
Şimdi diyorum ki kendime, çok iste! Lütfen çok iste ama biraz da başka şeylerden iste :)))



28 Haziran 2013 Cuma

Bin Muhteşem Güneş

'' O gökyüzünün ve yeryüzünün gerçek yaratıcısıdır; gecenin gündüzü örtmesini ve günün yeniden gecenin yerini almasını sağlayandır; güneşe ve aya boyun eğdirendir; hepsi, her şey O'nun takdirine göre işler; O'nun her şeye gücü yeter; hiç kuşku yok ki O en kudretlidir, en Yüce bağışlayıcıdır.
     ''Diz Çök,'' dedi Talib.
     Yüce Allahım! Beni bağışla, merhametini esirgeme, çünkü sen merhametlilerin en ulususun.
      ''Şuraya diz çök, hemşire. Başını da eğ.''
     Son kez, Meryem ona söyleneni yaptı...


Seviyorum kitap okumayı.
Fakat biraz yavaş okuyorum.
Biraz da zamanın kısıtlılığından..
10 dakikalık yolculuklar, randevularda bekletildiğim zamanlar..
Boş kaldığım her an.
Bu şekilde dahi bir kitap haftalarca elimde olabiliyor.
Hala mı aynı kitap diyenlere de, sindire sindire okuyorum, diyorum ^_^

Bu kitapta düğümlendiğim, okudukça yüreğimin sıkıştığı yerler oldu. Çok merak edip heyecanlansam da boğazımın düğümlendiği yerlerde bıraktım. Sonra tekrar elime aldım. Her kitap, kapağı açıldığı an farklı bir hava yansıtıyor insana. Fakat bu kitap bambaşkaydı.
Kısaca, acının tarifi yok!




21 Haziran 2013 Cuma

Korkularıyla Yüzleşmeli İnsan

Küçükken beni ne korkuttu bilmiyorum ama yürüyerek gittiğim dişçide kendimi yerlere atarak geri eve döner ağzımı mümkün değil açmazdım :) Anneme babama az çektirmedim bu konuda. Sonra çark döndü tabi.. 
Anneme babama çektirdiğim zamanlar bana bonuslarıyla geri döndü. Ohh çok güzel oldu diyorum kendime! Ne de olsa kendim ettim kendim buldum! du..

Şimdi hep tek başıma gidiyorum dişçiye, randevularımı yine özel sekreterim babam ayarlıyor tabi :) Ne de olsa ben tescilli bir korkaktım zamanında.. Ve her an cayabilirdim. 

Çekilen dişlerimi, yapılan kanallarımı sonrasında implantları söylemeye dilim varmıyor :)) Korkularımla yüzleşmiş cesaretimi toplamış olmama rağmen, 4 de ki randevuma saatler kala hala heyecanlandığım doğrudur :)

Aslında her şey o koltuğa oturana ve kendini güvendiğin bir doktora teslim edene kadarmış, o kadar. Sadece o zamanlar bu kadar kolay olacağını dişçi de değil de evde anlatmalıymış ebeveynler.. ve tam randevu saatin de gidip, küçücük bedenlerimizi o dişçi koltuğunun karşısına oturup saatlerce bekletmemeliymişler. 

Evet yine ev halkının da payı var. Tüm suç benim olamazdı zaten :)

Tecrübe neyse ama asıl önemli olan tavsiye, ben ettim siz etmeyin! demek istiyorum sadece :)


Hayırlı Cumalar!

Kalbimin kırılan yerlerinden onarılmak isterdim.  İzi silinsin, yaralarım görünmesin. Hafızam yerinde dursun ama beynimin içi sussun isterdi...