17 Kasım 2011 Perşembe

Gündemden,

Doğal afetler...
Terör olayları... 
Kadın katliamları...
Trafik kazaları...
Derken...
Gündemimizde ''bedelli askerlik'' mevzusu yerleşmiş gözükmekte...
Ancak bedelli askerlik yasası gündeme geldiği ilk günden beri toplum ikiye bölünmüş durumda.
Bir kesim yasanın çıkmasını isterken (dört gözle beklerken),
Diğer bir kesim ise yasanın çıkmamasından yana.
Askerlik bir vatan borcudur ve vatana borç da parayla ödenmez.
Bedelli askerlik platformu başkanı (ismini bilmiyorum) lakin bir televizyon kanalında söylemiş olduğu söz gayet dikkat uyandırıcı ''İsteyen herkes bedelli askerlik yapabilir, biz bunun araştırmasını yaptık 60 aya varan vadelerle bu bedeli sağlayabilirler...'' gibi bir cümle telaffuz etti.
Şaşırmamak elde değil!

Bedelli askerlik platform başkanının sarfetmiş olduğu bu söylem maalesef ki
ilerleyen günlerde yasanın çıkmasıyla 
eşit olmayan bir dağılıma yol açacak gibi görünüyor...

Platform başkanına muhteşem cevap ise emekli Tugay Komutanından geldi: 
(ismini hatırlamıyorum ama belirtmek isterdim)
''Ödediğiniz bedel neyin bedeli!'' dedi. Ve çokta doğru söyledi.

''Türkiye Harp Malülü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şube Başkanı Ali Yavuz, bedelli askerliğe karşı olduklarını açıklayan Yavuz, "Ülkeye hizmet etmenin, kan ve can vermenin bedeli parayla ölçülemez." dedi. Vatanını seven ve inanan insanlar olarak, bedelli askerliğe karşı olduklarını ifade eden Yavuz, bedelli askerlikten gelen paraların şehit aileleri ve gazilere verileceği haberlerinin ise onur kıran ve inciten bir durum olduğunu söyledi.''

 

6 Kasım 2011 Pazar

Dün Babasının İsmail'iyle veda gecesiyken........

Bugün yeryüzü Hz. İbrahim (a.s.)'ın mirasına hazırlanıyor...

Dün'den Bugün'e kavuşturan Rabbimize Hamd-ü senâ'lar olsun...

Bayramınız Mübarek Olsun !!!!!!



29 Ekim 2011 Cumartesi

Tokken Sen, Sen Değilsin...

''Açken Sen Sen Değilsin'' diyen Snickers çikolata reklamına Senai Demirci'nin yazmış olduğu anlam yüklü yazı ile devam etmek lazım!
.........
Başkalarının acıları seni acıtmıyorsa, sen sen değilsin. Kırılmış kanatların sızısı yüreğine dokunmuyorsa, sen sen değilsin. Başkalarının ihtiyaçları rahatını bozmuyorsa, sen senden bekleneni vermiyorsun, sen sen değilsin. Susuzlara su yetiştirmek için terlemiyorsan, içinin merhamet denizi kurumuş; sen sen değilsin. Açlara ayıracak lokman yoksa sofranda, insanlığını gırtlağında boğmuşsun; sen sen değilsin.

Billboardların hepsini hak eden cümlemiz işte:

Tokken SEN, SEN değilsin.

Senai Demirci






23 Ekim 2011 Pazar

İslâm ve Huzur

Huzur... İnsan ne yaparsa huzurlu olur hayatta? Mutlu olmak için neler yapmalı? Yaşamımızda ki herşeyin derin bir anlamı varken tattığımız bu huzurun nasıl bir anlamı var? 

       Huzur kelimesi, kelime mânâsıyla uzun uzun düşündürüyor insanı, düşünürken bile farklı ama güzel duygular kaplayabiliyor içimizi. İslamla bütünleşmesi ve o muhteşem tadı alabilmek ise ayrı bir haz yaşatıyor insana.Sayılı nefeslerimizin olduğu bu dünya da ebediyete kavuşacağı zamana kadar herkesin ortak bir beklentisi vardır hayattan; sağlıklı, huzurlu, mutlu ve umutlu yaşamak!

       Biz huzuru farklı bir şekilde tahayyül ederken o İslamiyetin doğuşu ile var olmuştur aslında...
İslam ile bütünleşmiş, içinde bir yerlere gizlenmiştir çok daha evvelden...
Onu bulmak! Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.a.v.)'in, kıymetli Sahabelerinin, eşlerinin, evlatlarının, torunlarının hayatlarında gizlidir aslında. Bereket Peygamber Efendimiz(Sav) ile geldi dünya ya biz huzurun tadına Peygamber Efendimiz(Sav)'in doğuşu ile vardık. Şükürlerle kavuştuk huzura, rüku'da buluştuk, biz bu tadı aldıktan sonra anladık ki huzur tahayyüllerde değil iman eden kalpte! 

      İman gücünün güzelliğini, şükrün bilincini zorluklar yaşayan bize Kutsal bir emanet bırakan Peygamber'imiz Hz.Muhammed(Sav)'den öğrendik. O (Sav) bize huzurun nasıl birşey olduğunu, nasıl kavuşulacağını öğretti. Biliyoruz ki artık biz sünnete göre yaşarsak, şükrün o muhteşem mânâsına ulaşabilirsek, bu dünyanın kimseye kalmayacağının farkına varabilirsek, elimizdeki güzelliklerin bizlere emanet olduğu unutmadan yaşayabilirsek, huzurun haramda değil imanda, ibadette olduğunun farkına geç olmadan varabilirsek bizler bu dünya da huzurlu yaşanlardan ve İnşaAllah huzura kavuşanlardan oluruz.

     İnsan yenildiği zaman değil, yendiği zaman mutlu olur, mutlu olursa huzurlu olur. Yenilirse nefsine işte o zaman huzursuz olur! Düşmanımızı bazen çok uzakta aramamamız gerekir. Düşmanımız; nefesimizin arkasında saklı olan nefsimizde olabilir. Şeytan ve nefsimiz bizim mânevi huzura kavuşmamıza engel olmak için elinden gelen tüm çabayı sarfeden, tüm kozlarını bu yolda harcayan en büyük düşmanlarımızdır. Rabbim bizlerin imana yönelmiş kalplerini nefisleriyle başbaşa bırakmasın İnşaAllah, onun yolunda olan kalplerimizi huzura kavuştursun.

     Yaşamamızda ki herşeyin farklı bir anlamı ve farklı bir görevi var. İhtiyacımız olan tüm güzellikler ağzımıza sürülen bir kaşık bal misali, tadı damağımızda kalıyor. Eğer yenersek düşmanlarımızı, kazanırsak Rabbimiz'in rızasını, kavuşursak huzura, aldığımız lezzetin devamı ebediyette saklı!!


21 Ekim 2011 Cuma

,...

Annemin en mutlu günü/mü ne :)
Doğum günleri güzeldir eğer zamanımızın değerinin farkındaysak, yoksa yaşlanmak o kadar da güzel olmasa gerek..
Her doğum günü hüzünlü ve mutlu geçer tarafımdan genelde.
İnşaallah Rabbim rızasını kazanmadan almasın canımızı..
Verdiği bu güzel ömrü hayırlısıyla geçirmeyi, ödünç aldığımız nefeslerin hesabını rahatlıkla vermeyi nasip etsin cümlemize.........

Hz.Allah (c.c.) Tüm anneleri mutlu etsin İnşaallah evlatlarının acısını göstermesin.
Şehit olmak herkese nasip olmasa da ahiretin en güzel mertebelerinden de olsa Rabbim böyle acılar yaşatmasın, Hainlere, zulüm edenlere fırsat vermesin, onların yüzünü güldürmesin İnşaallah...




Kalbimin kırılan yerlerinden onarılmak isterdim.  İzi silinsin, yaralarım görünmesin. Hafızam yerinde dursun ama beynimin içi sussun isterdi...