Ankara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ankara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Kasım 2012 Pazar

! Bu Bir Ekim Postudur

Rüzgar gibi geldi, rüzgar gibi geçti Ekim ayı.
Bu güzel ayda doğanların doğum günlerini kutluyorum
Hepimiz anlaşmış, bu ayda doğmuşuz sanki :)

Bu ayda neler yaptım diye şöyle bir dönüp bakınca;


Troyalı Kadınlar! ile yaptım tiyatro açılışını.
İlk defa duydum bu oyunu ve koşa koşa gittim. Hatta zar zor yetiştim. Balkonun en dip köşesinden de olsa izleyebilmek için koca bir mücadele verdim :)
Amma ve lâkin 
İzledim :)
Tiyatro'da güldürmek kolayken, ağlatmak zordur derler.
Bu oyunu izlerken akan göz yaşlarınızın farkında olmayabilirsiniz. Ben genelde tiyatro izlemeye yanlız gittiğim için tuttum kendimi..


Sezonu açmışken,
Hürrem Sultan'ı da izleyelim
Tv'de ki amcaların teyzelerin anlatmaya çalıştıklarına benziyormu acaba, dedim..
Benzemiyor'muş.
Çok çok güzel diyemeyiz ama yinede izlenebilir..
Ve Ekim'in sonuna yetiştirdiğim asıl bomba Karlar Kraliçesi,
Bu oyun tatlı mı tatlı, ablamın miniği ile gittiğimiz çocuk oyunu.

Büyüğünden küçüğüne herkese şiddetle tavsiye ederim. Çok keyifli bir çocuk oyun..


Bu güzel kitabı okurken; Sanki İskender Pala ile sohbet ediyormuşsunuz gibi bir tat kalıyor damağınızda. Keyifle okudum, hatta otobüslerde bitirdim :)
Çok isterdim İskender Pala'nın sohbetlerini, söyleşilerini canlı canlı dinlemeyi, kısmet!


Neden daha önce tanışmadık seninle diyorum,
Nasıl keşfedemem seni!
Bu güzel tatlı ile tanışmamız çok yeni, Ekim ayına kısmet oldu adıda Bağdat tatlısı :)


Her zaman börekçide denk gelirdik. 
Dün pastanede görünce aldıklarımı bırakıp yoluma bu şahane lezzetler ile devam ettim :)
Pastanede ki abi, İzmir poğaçası dedi, bilemem!
Ben onun yalancısıyım :)


Bu güzel ayın kapanışını böyle güzel bir Ayet-i Kerim'e ile yapmak istiyorum.
Beni Yaratan;
Elbet yolumu gösterir.

(Şuara-78)

8 Ekim 2012 Pazartesi

Pazar gezmesi..

Bol fotoğraflı bir post oldu şimdiden belirtmek isterim..
 
Aslında klasik bir pazar günüydü.
Herşey bir anda oldu.
Olay anında sarhoştum, hatırlamıyorum.
:)
 
 
Yol arkadaşım Sahi Neydi Aşk ile Hacı Bayram Camii'nde bulduk kendimizi.
 
 
Sonrasında Ankara Kalesine doğru yola koyulduk.
Şimdi hurdalıkta sürünen bu arabalar kim bilir vakti zamanında ne yollardan geçmişti :)
 
 
Ve yol arkadaşım Sahi Neydi Aşk
 
 
Avm gezmekten sıkılanlar için şahane bir yer Ulus.
Her sokakta farklı birşey görmek, farklı insan topluluğu ile karşılaşmak mümkün.
 
 
Bu Camii'de Kale'ye çıkarken solda dönerken sağda 13. yy. zamanından kalma şahane mi şahane bir Camii. Giderseniz uğramanızı tavsiye ederim :)
 
 
Ankara'ya restorasyon yaradı. Her anlamda yaradı hemde.
Kale tarafı çok güvenli olmazdı, tek başına çıkmaya cesaret edemezdi insan. Şimdi de güvenlik, polis olmasada etraf daha bir güvenli geliyor insana.
 
 
Bizden çok turistlerin uğradığı bir Müze burası,
Bizde elimize geçen fırsatı değerlendirerek girdik içeriye.
 
 
Dışarıdan küçük bir müze gibi görünsede içinde küçük odaları görünce nereden başlayacağımızı şaşırdık :)
 
 
 
 
İçlerinde o kadar değişik işlenen bastonlar vardı ki hepsi birbirinden güzel ama biz yaşlanmayalım en iyisi, bu bastonları hiç kullanmayalım :)
 
 
Birde elektrik süpürgeleri çok güzeldi, sahiden eskiden kalma eşyalar çok daha güzel görünüyor insanın gözüne.
 
 
Fotoğraf makinaları, gemi motorları, pilot malzemeleri, küçük atölyeler daha neleer nelerr
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kapanış pozumuz..
Hamamönü geçerkende böyle mest oluyor insan Karşısında Kocatepe arkasında Atakule yani dolu dolu Ankara.
 
Herkese sağlıklı, mutlu haftalar :)
 
 

25 Mayıs 2012 Cuma

Hacı Bayram Camii



Hazırladığım en uzun post oldu. Umarım sıkılmassınız :)

İşte burası Ulus'un kalbi!
Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin türbe-i şerifi ve Hacı Bayram Cami






Sevgili arkadaşım sahineydiask ile
sınav öncesi niyetlenmiştik Hacı Bayram Camii'ne gelmek için ve
bir kandil daha geçirmek nasip oldu elhamdülillah bu muhteşem Camii'de.





Köşede duran stanttaki lokumlardan yiyemesekde, coşkulu ve neşeli kalabalığı görmek şahane bir duygu oldu bizim için.
Sol tarafta ise yapılan çeşme kocaman çok güzel bir hava katmış Camii'ye, yapandanda yaptırandanda Allah razı olsun.



VE
 Camii avlusundan asaleti ile görünen Ankara kalesi...





Sanki gittikçe güzelleşiyor bu Camii, her gidişimde bir önceki gidişimden çok daha fazla seviyorum buraları..




Okunan mevlid-i şerif'in ardından kalabalığın dağılmasını beklemedik tabi :)
Çünkü akşam ve yatsı ezanları arasında bir mevid-i şerif daha okunucaktı.




Bu güzel günün fotoğrafları arkadaşım sahineydiask'a ait. Kendisi fotosever ve benisever bir insan olduğu için sağolsun bol boll fotoğraf çekti :)



Camii'nin içinden bir görüntü. Aslında diğer tarafıda görüntülemek istedi sahineydiask
ama namaz kılanları rahatsız etmek istemedik.



Camii'nin en sevilen köşelerinden...
 

Gün böyle bitmedi aslında, senede bir defa Ramazan ayının son 10 gününde açılan Çilehane'yi kandil sebebiyle bugün tekrar açmışlar.
Ama üç saati kadınlara, üç saati erkeklere ayırmışlar.
Biz geç kalmış olsakda sağolsun oradaki sorumlu amcalar ve güvenlikler görmek isteyen ve geç kalan bir grup bayanın görmesine müsaade ettiler.





İlk başta içeri neden insanları azar azar aldıklarını anlamamıştım. Çünkü hayallerimdeki çilehane; kocaman, ferah bir alana sahipti Hacı Bayram-ı veli hz.leri kalıyordu sonuçta orada, içeri giren insan sayısıda bu kadar sorun olmamalıydı...



Derken...
''kafalarınızı eğerek geçin'' diyen bir görevli ile karşılaştık.
Nasıl yani! demeye kalmadan minicik bir kapının içinden geçtik ve kafamızı çevirince üst resimde görünen, çok amaçlı dolap ve raflar ile karşılaştık.




O dolapların karşısında bulunan bir kaç basamak. Onun üst kısmında da çilehanenin havalandırması bulunuyor.



Başımızı kaldırınca tahtadan yapılmış olan orjinali bozulmadan korunan tahta tavan ile karşılaştık.


Burası ise Hacı Bayram-ı Velii hz.lerinin banyo ve lavabo'su imiş.



İşte bu kapı; vay bee dedirten, düşündüren ve utandıran bir kapı. Buradan tek sıra halinde ilerliyip Hacı Bayram-ı Velii hz.lerinin günlerinin büyük bir çoğunluğunu geçirdiği odaya ilerliyorsunuz. Zaten o uzun koridorda iki kişinin yanyana yürümesi mümkün değil.




Üstte görünen foto antreden bir görüntü.


Bu kapı ise bel hizanızı biraz geçen boyda olan bir kapı. İçeri geçerken ''aman kafalara dikkat'' diyen görevliler olmasa bir çok kişinin canı yanabilirdi.
Biz 5 dk zor kaldık, Hacı Bayram hz.lerinin 40 gün ibadet ettiğini düşününce karmaşık duygular kaplıyor insanı.




Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin ve öğrencileri Akşemseddin, Şeyh Eşrefoğlu Rumi'nin ve tarikat üyelerinin kaldıkları odalardan biri...



Burada bir önceki resimdeki boyutta olan bir diğer oda. İçeride en fazla 2 veya 3 kişi oturabilir. Dünya rahatı düşünülmeden yapılmış olan yapıtlar.


Bu fotoğrafta son bakış ve bir iç çekiş oldu.

Bir kandili daha Hacı Bayram Camii'nde geçirmenin verdiği mutlulukla günü sonlandırdık.
Yol arkadaşım sahineydiask'a teşekkür ediyorummm fotoğrafları ve yol arkadaşlığı için :)

Daha nice kandillerimiz olur inşAllah...
Herkese Hayırlı Cuma'lar
:)



Kalbimin kırılan yerlerinden onarılmak isterdim.  İzi silinsin, yaralarım görünmesin. Hafızam yerinde dursun ama beynimin içi sussun isterdi...