29 Nisan 2013 Pazartesi

Çörekotlum

Mutfaktan vukuatsız çıktığım az görülmüş olsa da, bir şeyler yapmanın,
yaptıklarını yemenin zevki bambaşka. Elimden zehir olsa yerim, o derece :)
Tatlıyı ayrı, tuzluyu ayrı severim.


Bu çörek otlu kurabiyeleri de çok sevdim.
Beş çayımın yanına çok yakıştılar :)
Deneyin!
Bence sizde çok seveceksiniz..
Hatta bir tabakta bana ayırın lütfen!

Tarif nerde derseniz.. İşte Burada :)

26 Nisan 2013 Cuma

Mutluluk Yeşilde

Güneşin ilk yüzünü gösterdiği zamanlarda çekmiştim fotoğrafları..
 
  
Tam kendi kendime söylenirken, hadi buradan geçelim! dediğim de kabul edildi isteğim.
Hiçte fena olmadı.
Yavaş yavaş indiğimiz merdivenler böyle güzel bir yerle buluşturdu bizi.
 
 
Artık bahar demek, bahar alerjisi demek olsa da
bol mutluluk var bu resimlerde.
 
 
Çünkü; Sessizliğin yanında huzur..
 
 
Kimsenin olmadığı bir yolda..
Kimsenin olmadığı bir yerde, yeşilin sarı ile olan muhteşem ahengini izledik.
 
 

Daha ne olsun! demiş olsak da..
İndiğimiz merdivenleri tekrar çıkmaya başlayınca başa döndüm.
Yani, yine kendi kendime söylenmeye :) 


23 Nisan 2013 Salı

Avrasya Günleri


Aslında fuara gitmek aklımda yoktu. Taa ki Alanay blogunun güzel sahibesi davet edene kadar.
Güzel daveti, güler yüzü için kendisine çok teşekkür ederim. Gitmeseymişim, gerçekten çok şey kaçıracakmışım.

Alanay hanımın ve standının resmini çektim, lâkin buraya resim koymamaya karar verdim.
Nede olsa gidip görmek, el emeği göz nuru eşyaları karıştırmak herkesin hakkı :)



Tevafuk diyoruz ya, işte fuara gittiğim gün öyle güzel bir tevafuk oldu ki benim için Koreli! değil ama Kırgızistan'lı arkadaşımı gördüm. Haliyle özlem giderdik.
Bir de Hindistan standının sahibi Abdul Bey vardı, Türkçe bilmiyor.
Do you speak english? dediğin de, unfortunately dediğim için kendimi asla affetmeyeceğim.


Abiler yan standdan, arkadaşımın arkadaşları :)
O da Koreli! değilmiş..


Hüsn-i Hat sergisinden, Kelime-i Tevhit. 
Mutlaka görülmesi gereken öyle güzel eserler var ki...


Giderseniz, Şaziye&Dolunay standına ve
Hindistan standına mutlaka ve mutlaka uğramalısınız :)


Not: Twitter da güzelim Moğol'lu miniklere Koreli dediğimi hatırlayan arkadaşlar vardır :)


20 Nisan 2013 Cumartesi

Lâle'siz Yaz Gelmez'miş

Neden benim de lâle fotoğrafım olmasındı ki?
Olsundu!


 Oldu sonunda, hem de Ney'hâne yolunda..
Bir şeyi, bir yeri, bir insanı sevmek çok farklı.
Ulus'a gidip Hacı Bayram Cami'sine gitmediğim zamanlarda Ulus'a gittim demiyorum.
Artık Hamamönü'ne gidip, Ney'hâne'ye uğramadığım zamanlarda da
Hamamönü'ne gittim demeyeceğim.


Tiyatro, sinema biletlerini atmam. Gittiğim, sevdiğim yerlerden de küçük şeyler hatıra olur diye alır, 
sonra bir yerlerden çıkar mutlu olurum diye saklarım :)


Büşra Can'ım kavanoz süslemiş, ben de görüp heves edip bir tane de kendime süsledim. 
Turkish delight hastası birinin kavanozun içine takı toka koyması beklemek... ayıp olur :)


15 Nisan 2013 Pazartesi

Ankara Ney'hâne

''Tûtî-i mu'cize-gûyem ne desem lâf değil
Çerh ile söyleşemem âyînesi sâf değil
Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil.''

Nef-i Ömer Efendi'nin yazmış olduğu bu güzel eseri Zeki Müren'den dinlemek için buraya tıklamalı,
Ömer Faruk Keskin Hoca'dan dinlemek için ise burada bahsettiğim Ney'hane'ye gitmelisiniz!

Bazen yaşadığımız küçük anlar hayatta hiç bir şeyle kıyaslanamayan özel anlardır.
Bizi oraya götüren, o anları yaşattıran güzel sebepler vardır.
Nasipli olmak vardır hayatta,
Gönlü güzel insanlarla tanışmak vardır!

Neyden bahsediyorum? Aslında, Ney'den değil! Ney'hane'den bahsediyorum sizlere. Ney'de ki aşkı anlatmaya benim kelimelerim yetmez. Ama, belki Ney'hane'yi anlatarak yaşayabileceğiniz güzel anlar için vesile olabilirim sizlere..


Pazar günü açık olabilir mi? Düşüncesiyle devam ettik yolumuza.. Önce durduk bahçesinde, baktık ki ışıklar yanıyor, sesler geliyor, usulca çıkalım merdivenleri bir fotoğraf çekip döneriz, derken!
Kapı açıldı,
İçeri davet edildik,
Baş köşeye oturtturulduk.
İşte orada başladı Ney'hane'nin sıcaklığı.


Ders yapan Ney'hane sakinlerini dinledik.
Ardından konuştuk, tanıştık.
Taze, nefis, mis kokulu çaylarından içtik.
Tekrar davet edildik. 
Allah razı olsun!


Unutulmasına ramak kalmış güzellikler var Ney'hane'de..
Hoş sohbet, muhabbet var.
Sıcaklık var.
Gülen yüzler var Ney'hane'de...
Misafire değer vermek,
Huzur bulmak var!


Ney'i anlatmaya yetmez dediğim kelimelerim, Ney'hane'yi de anlatmaya yetmemiş olabilir. O yüzden gidin, görün derim. Ney'in güzelliğinin yanında Ney'hane'nin sıcaklığına, oranın huzuruna sizde varın isterim!


Kalbimin kırılan yerlerinden onarılmak isterdim.  İzi silinsin, yaralarım görünmesin. Hafızam yerinde dursun ama beynimin içi sussun isterdi...