23 Aralık 2023 Cumartesi

Herkese Selam

Önceden fotoğraflar biriktirir, taslaklar oluşturur en çok da yazıp silmek, bazen kendime saklamak, bazen anı oluşturmak istediğimde blog sayfam ikinci evim olurdu. 

Sobanın üzerinde yanan kestanelerin kokusu odanın buğulu havasına karışmışken aklıma geldi. 

Kaçmak değil ama kelimelere sığınmak istedim. 

Umarım bu yazımı okur, selamımı alır bir selam da siz verirsiniz. 


Saygı ve sevgilerimle 🌸

1 Nisan 2023 Cumartesi

Altın Bilezik


Altın bilezik dediğimiz ve o kıymetle kolumuzda taşıdığımız içerisinde başarı öznesi bulunduran soyut kavram. Bazen bu kavramın içine kazanımlarımızdan saydığımız hayat tecrübelerinin de yer alacağını düşünüyorum. 

Hissettiklerimin düşündüğüm nesne üzerinde ağırlık yaptığını fark etsem de kendime şunları söylemeden edemiyorum... 

-Bu bilezik senin içinde senden olan, seninle yaşamış hayat tecrübelerini barındırsın. 

-Dünyanda gördüğün, bildiğin ve yaşadığın ama unutamadığın ne varsa sana onları hatırlatsın,

Sonra; 

Bu ''o'' olsun. 

O çok sevdiğin, gözünden sakındığın, kalbini paylaştığın... 

Kimsenin bilmediği, hissedemediği, yalnız sana ait olduğunu düşündüğün.. adını koyamadığın o his olsun. 

İnsan ait olduğuna teslim oluyormuş. 

Teslim olduğuna sadık. 

Ve sanırım sevmenin kıymeti dediğimiz o şey böylelikle var oluyor. 

Kalbinin nereden kırıldığını, ne yaralar aldığını, nasıl sevdiğini ve nasıl sevilmek istediğini hatırlatsın. 


13 Kasım 2022 Pazar

Bilmek mi?

Açalım mı artık gözümüzü dünyaya. 

Olandan, bitenden habersiz yaşadığın yetmez mi sence de?

Görmek, duymak, bilmek. 

Bilmek iyi gelmez mi? 

Sözlerinin salınarak yürüdüğü yetmez mi?

Sana bakanı gör. 

Seni duyanı duy.

Ama artık bil!

Bil ki... bahşedilen zaman içinde bir giz barındırıyor. 

Sana ait, senden alınmışla oluşan bir giz. 

Anahtarın nerede olduğunu bil artık. 

Yolunu bul. 

Bazen gitmek iyi gelir. 

E sen de git artık... 

Gözünü kapattığın o dünyadan git. 

12 Mart 2021 Cuma

Peki ya sen?

Güneş cama vuruyor, ama içeri karanlık. 

İçeri aydınlık, dışarı daha parlak. 

Sardunya kokuları yalnızca belirli zaman dilimlerinde geliyor. 

Kokuyu duymak, yaşamak, hissetmek, nasipten...

Şenlikler, bayramdan bayrama dönüşmüş. 

İnsan içinde var olanı unutmuş. 

Küçük bir su birikintisine yansıyan silueti... 

Bazen utangaç. 

Çok hevesli. 

Çok da kırılgan. 

Ne olduğunu biliyor, nasıl olacağını zaten bilemeyeceğinin farkında.

Adına umut denilen duygu, dünyasını kaplamış.

İyi ki var. 

Peki korkmak. 

Korkmaktan korkmak. 

Ya duymak. 

Duymaktan korkmak. 

Bilmek, ama bilmezden gelmek. 

Denklemi kuramıyorum. 

Matematiği iyi biri de değilim zaten. 

Mutlu olmayı seviyorum sadece. 

Herkese yetecek kadar sevgim var, ama bazen sevmeye de korkuyorum. 

Kelimeler cümlelere dönüşse de, cümleler birbirleriyle anlam karmaşası yaşıyor. 

Bu karmaşadan nasıl kurtarıyor insan kendini? 

Onu da bilmiyorum. 

Peki ya sen?

15 Aralık 2020 Salı

İstek Listem (part 1)

Hayatın rengini yakalamaya çalışırken zevkini çıkarmayı kaçırıyorum bazen. 

Kalp kırıklıklarımı hangi tamirci onarabilir ki ? Diyorum.  

Cümlelerim birbirine uymuyor.

Dağılmanın ve toparlanamamanın ne demek olduğunu daha iyi anlıyorum. 

Anlatmadan anlaşılmak istiyorum. 

Yerine koyamadığım ne varsa yerini bulsun istiyorum. 

Hem almak, hem vermek istiyorum. 

Ne incinmek, ne incitmek istiyorum. 

Bazen sesimi duyurmak istiyorum. 

Bazen görünmez olmak istiyorum. 

Öyle bir dünya istiyorum. 

Benim olmayan, ama içinde benim de olduğum. 

Zor olanın kolay olduğu. 

...

Bilmek istiyorum. 

Duymak istiyorum. 

Görmek istiyorum. 

...


7 Haziran 2020 Pazar

Camdaki Kız - Gülseren Budayıcıoğlu

Uzun zamandır okumayı istediğim bir kitaptı. Yaşananların gerçek olması kısmı inanılmaz etkiliyor. Bu hayatları yaşayanlarla belki aynı şehirdeyiz, belki bir yerlerde karşılaştık, belki aynı yerde yemek yedik, aynı yerde fatura ödedik, aynı okulda okuduk, ama o kadar.
Şuan birileri çok mutlu, belki de çok mutsuz, umutlu-umutsuz olanda vardır. 
Neler neler vardır da haberimiz yoktur...

Gülseren hanımın kitaplarını okuduktan sonra biriyle konuşurken ''kim bilir'' ile başlıyor artık cümlelerim. 
Kim bilir neler yaşadı... 
Kim bilir neler gördü... 
Kolay gelmiyor insanoğlu bu zamanlara.
Dinlemeyi az çok biliyorduk belki ama, acabalar her zaman akla gelmiyordu. 
Yaşımız daha da küçükken sanki herkesin hayatı birbirine benziyor gibi geliyordu. Büyüdükçe, gördükçe, anlamaya çalıştıkça insan büyüdüğünü hissediyormuş. Ve kendi hayatı dışındaki hayatları daha net görüyormuş.



Kitapla ilgili söyleyeceğim tek şey... 
Ah Nalân...
Herkesin yüreği seninki kadar sevebilen, affedebilen olsa dünya nasıl bir yer olurdu acaba.



21 Şubat 2020 Cuma

Bir Çift Yürek - Marlo Morgan

Bir Çift Yürek, Amerikalı bir kadının Avustralya'da yaşadığı ruhsal yolcuğun öyküsüdür. Göçebe kültürden Aborjinler eşliğinde, kabilenin kendilerini adlandırdıkları şekliyle ''gerçek insanlar''la birlikte dört ay süren ve çölü boydan boya katettikleri uzun bir yürüyüşe çıkar.




Açıkçası kitaba başladığım zaman başlarda biraz sıkılmıştım. Konuyu benimseyemedim, ilerlemekte zorlandım. Fakat ilerledikçe yorumlayabildiğim yerler görmek ilgimi çekti.
Bazı yorumlar aborjinlerin yaşamış oldukları hayatı doğrular biçimde olunca daha da merak ettim. Bazı yerleri gözüm kapalı okudum :) çölün çorak coğrafyasında karşılaştıkları, yaşadıkları şeyler çok da kolay şeyler değil. Ancak gerçek olduğunu düşününce daha etkileyici oluyor.


Bu topluluk Müslüman ve iman eden bir topluluk olsaydı diye düşündüm... çok güzel yaşarlarmış.
Kendilerine öyle değer vermişler ki, takdire şayan. Dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı büründükleri zırhları var kapılarını herkese açmıyorlar. Her işleri önce niyet etmekle başlıyor. Çölde yaşıyorlar, Allah onlara zenci olmayı nasip etmiş, daha az terliyorlar ve kokuları olmuyor. Böylece hiç bir canlıyı rahatsız etmiyorlar. Doğaya, hayvanlara ve insanlara karşı aşırı saygılılar. Su çok çok az bulunduğu için toprakla temizleniyorlar. Burayı okuduğum zaman şaşırmıştım, ilk aklıma elbette teyemmüm geldi :)
Yunus balığını çok sevdiklerinden, örümcekten ders çıkardıklarından bahsediyor.
Rüyaya önem veriyorlar...
Ve tefekkür...
Kitapta da ''tefekkür'' olarak geçiyor zaten. (Çeviri çok güzel yapılmış)
Gökyüzünde ki yıldızları, kadife bir kumaşın üzerine serpilmiş pırlantalar olarak tarif edişini çok sevdim.

Kitaba başlamadan önce beklenti içine girmemiştim. Arkadaş grubu ile okuduğumuz için yorumlara da bakmaya fırsatım olmamıştı zaten hemen başladım. Kitaptan bana altı çizili satırlar, kenarı kıvrılmış sayfalar kaldı :)
Tavsiye ederim.



Herkese Selam

Önceden fotoğraflar biriktirir, taslaklar oluşturur en çok da yazıp silmek, bazen kendime saklamak, bazen anı oluşturmak istediğimde blog sa...