31 Mayıs 2013 Cuma

Bir Yokmuş, Bir Varmış

Adamın biri, bir gün evde ne kadar değerli eşyası varsa toplayıp iş yerinde ki dolabına koymuş.
Oranın güvenli olduğuna kanaat getiren adam uzun bir süre hanımının da rızası ile eşyalarını orada saklamış.
Aradan uzun zaman geçmiş ve bir gün, acaba eşyalarımız yerinde duruyor mu diye dolabına bakmak için odasından çıkmış.
Bir de bakmış ki dolaplar yok!
Adamcağız başından kaynar sular dökülürcesine hemen aramaya koyulmuş.
Kim aldı? nereye götürdü? derken... İş yerinde müdürleri harekete geçirmiş. Bir de öğrenmiş ki, dolap çoktaann hurdalığa gitmiş bile.


Adam o kadar malın mülkün peşini bırakır mı hiç.Aramaya koyulmuş.
Gel zaman git zaman aramış durmuş. Hanımı her ne kadar 'senin canın sağolsun, hiç bir şey senden kıymetli değil' dese de adamcağız bir kere kendine dert edinmiş bu durumu.
Vardır bir hayır, Allah büyük! demiş.
Dünya derdi, dünya telaşı elbet ama nihayetinde mal canın yongasıymış.
Aradan tam altı ay geçmiş.
Hurdalığın boşalacağını öğrenen adam, iş yerinden izin alıp dolabımı bulabilir miyim...
Ümidiyle uzun bir süre hurdalığın boşalmasını izlemiş. Bakmak için yedi gün ayırmış kendine..
3.gün olmuş ve adam pes etmemiş.
Sen o kadar malın üstüne soğuk su iç diyenlerin inadına beklemiş.


Hurdalıkta, işe ara veren işçiler tekrar çalışmaya başladığında adam izlemeye devam etmiş. Bir de bakmış ki dolabı havada, kaldırıyorlar. Tam o sırada durdurmuş işçileri. Aradan altı ay geçmesine rağmen, dolabına bıraktığı emanetlerin üzerine bir yağmur damlası dahi yağmamış... emanetini üzerinde bir çizik dahi olmadan geri almış

Herkes şaşırmış, en çok da adamın kendi şaşırmış. (Burada güzel bir sünnet gelir akla, hayret etmek!)
Günlerce hayret ve şükretmişler ailecek, ve adamcağız da ki inanca ve umuda bir kez daha hayran olmuşlar.
Ve bu hikaye de mutlu sonla bağlanıvermiş :)

Her şey bir yana...
Helal mal, helal kazanç...
İnançlı olmak geliyor,
En önemlisi de umudunu yitirmemek geliyor akla..
Sizce de öyle midir acaba :)



Not 1: ''Hikayenin kahramanı'' babam olur :)
Not 2: Görselsiz post sevmiyorum :)



29 Mayıs 2013 Çarşamba

Blogdan Suluhan'a

Blog da ki arama motorunu çok seviyorum.
Her zaman aradığınızı bulamasanız da
Ziyaret edenlerin blogum da birşeyler bulma çabası beni benden alıyor :)
Keyiflisiniz..

Geçen gün baktığımda,
* Sevmek çok zor hacı!
* Allah bana yeter o ne güzel vekil..
* Dünden bugüne çamaşır makineleri
gibi aramalar olmuştu.

Bugün baktığımda,
* Ulus suluhan hangi günler kapalı? diye bir arama olmuş.
Cevap veriyorum: Pazar günleri kapalı..
:)

Sanal dünyam böyleyken, gerçek hayatta da mutlu olmam için güzel sebeplerim varmış...
Misal,
-

Ofisimizin küçük kızı kalbimden vurdu beni
Meğer böyle tatlı sevgi sözcüklerine ne kadar ihtiyacım varmış ^_^

Çok teşekkür ederim...
Cevap veriyorum: Bende senii canım benim :)



26 Mayıs 2013 Pazar

ZamaN

O kadar önemli ki.
Kaliteli geçirmemiz gereken tek şey,
Her anı akıp giden..
Bazen ilaç gibi gelen.
Ve geçen her zamanın hesabını vermek zorunda olan bir beden..


Ben sanki çok mu kaliteli zaman geçiyorum? Tabii ki hayır!..
Zamanımın kıymetini bilmediğimin farkındayım. Sadece kıymetini geç olmadan anlama ve geçirdiğim zamanı kaliteli zamana dönüştürme çabasındayım.


İlk adım olarak da...
Zamanımı güzel bir şekilde değerlendirmek için, güne zaman'ın tersten okunuşu için uyandığım vakitleri, tekrar uyumamak şeklinde düzeltiyorum.


İlk adımı atınca gerisini zaten zaman gösterir..
Zaman gerçekten her şeyi gösterir.


24 Mayıs 2013 Cuma

Mutlu Bir Cuma

İçinde ki ses susmaz, sen bir türlü onu susturamadığın için cümlelerini dile getiremez, tebessümle bakarsın ya etrafa.. işte bende şuan öyle bakıyorum.
Bu yüzden;
Bol bol hamd etme, şükretme ve beni mutlu eden insanlara dua etme vakti bugün..

Sebebine gelince... 

Tadı hala damağımda olan cinolardan kendime ancak bu kadar saklayabildim :)
Ve dahası ben fotoğraf çekerken evde ki misafir minikler o güzelim çikolataları küçücük bünyeleri ile nasıl yediler hala anlamış değilim :)


Postitle seçilen sayfalar da ki yazılar tekrar tekrar okundu.. 
Ayrıca bu aciz kul o satırları tekrar tekrar okumaya niyetli..


Tatlıyla aram her zaman iyidir ama,
Bu şekerleri ne kadar çok sevdiğimi daha önce söylememiştim, paketi açınca aaa olamaz!!!
Dediğimi hatırlıyorum :)
Payıma düşen, 3-4 tane olsa da yüzümde ki tebessüm çoktan doyurmuştu zaten beni :)


Ve bu güzel satırlar. Okudum, okudum ve tekrar tekrar okudum :)
Allah razı olsun!


Okuyucunun Notu: (1)
* Tonton amcaya teşekkür ederim, lokumları dediği gibi taptazeymiş..
* Üç tuğla o kadar anlamlı o kadar güzel ki ne kadar teşekkür etsem az. Allah razı olsun.
                                 Ve
* Allah'ın izniyle artık kimse canımı sıkamaz :) 

Okuyucunun Notu: (2)
* ''Kalp kalbe karşı'' ve ''Dost muhabbeti'' başlıklarında gizli olan ''muhabbet bağ'ının'' samimiyeti o kadar güzel ve sıcak ki, buralardan hissediliyor :)

* Ayrıca bu güzel, sıcak, okudukça okuyasım gelen satırlara bünyem hemen alışıverdi. 
Devamını bekleyebilir, bende şimdiden söyleyeyim :))

Tekrar teşekkür ederim hayalotobüsü :)



18 Mayıs 2013 Cumartesi

Kendimden Kendime

Uzun zamandır!
Dümdüz, sade, basit, uzun bir tunik arıyorum.
Ama yok!
Olanları da sanarsın altın iplikten dikmişler..
Zevk meselesi tabi fakat arkası uzun önü kısa gömlek tarzı tuniklerden de hiç haz etmiyorum.

Her neyse.. baktım bu böyle olmayacak.
Ablamın sandığını açtım, bütün kumaşlarını topladım.
Kalıpsız ölçüsüz kestim, biçtim, diktim.
Oldu gibi sanki.
Hatta elimde diktim :)
Çünkü babamın anneme yıllar önce almış olduğu dikiş makinası ilk gün ki gibi duruyor hala.
Kalan işlemlerini evimizin altın da yeni açılan terzi dükkanında halledeceğim.

Şimdilik böyle, bir de uygun kemer bulursam beni uzun bir süre idare eder sanıyorum..


Sizce umut var mı?
:)


12 Mayıs 2013 Pazar

Söylemek İstediklerim Var!

Evet, söylemek istediklerim var.
Hatta içimde kalmasını istemediğim bir çok şey var.
Hepimizin vardır zaten değil mi..
Tutarız ve sessizce patlamayı bekleriz.

Böyle tuhaf zamanlarda satır aralarında buluyorum kendimi.
 
Şöyle ki:

 
''...Sormayın neden bu huysuzluğum
Bilmeden saklı duygularımı...''
:)
 
 

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Çocukken Az Oynamazdık

Deeptone=> Hayalotobüsü'mü => Hayalotobüsü => Beni mimlemiş :)
Konu çok güzel..
Çocukken oynadığımız oyunlar!
En başta beni çocukluk arkadaşıma götürdü bu mim.
Has dostuma :))
Çok iyi anlaşır hiç üzmezdik birbirimizi, kavga da ederdik ama hep bir orta yol bulurduk. Onunla büyüdüm, taa ki ilk okula kadar. Şimdi görüşemiyor olsak da çocukluğum da onun dostluğunu hiç bir şeye değişmem.

Bizim oturduğumuz sokağa pazar kurulurdu. Pazarın kurulduğu gün oyun oynamak keyifli olurdu. Sen oyun oynarken meyveler, renkli şekerler geliyor falan :) Evimizin altında da bakkal vardı ki bir çocuk daha ne ister. Hiç sakızsız kalmazdık :)
Ben biraz sakardım sadece, çok düşer sessiz sessiz çok ağlardım. Çocukluğumdan bu zamana değişmeyen sayılı özelliklerimden hala..

Hatıralarım canlandı bu mim'de.. Hemen mevzuya geçeyim :)

En çok..
* Saklambaç
* İstop
* Yakantop
* Tombik
* Sıcak-soğuk
* İp atlama
* Sek sek :)
* Su savaşı oynardık.
Sonra yeşilliklerden çeşit çeşit yemekler yapardık :)


Eskiden, çok değil 10 sene kadar önce daha güzeldi her şey..
Zamanı geri almak istemezdim. Şu an olduğum zamanı seviyorum sadece o zaman ki tadı yaşadığımız sıcaklığı özlüyorum.

Teşekkür ederim Hayalotobüsü, adını her söyleyişte farklı diyarlara götürüyorsun beni ^_^

Kalbimin kırılan yerlerinden onarılmak isterdim.  İzi silinsin, yaralarım görünmesin. Hafızam yerinde dursun ama beynimin içi sussun isterdi...