Güneş cama vuruyor, ama içeri karanlık.
İçeri aydınlık, dışarı daha parlak.
Sardunya kokuları yalnızca belirli zaman dilimlerinde geliyor.
Kokuyu duymak, yaşamak, hissetmek, nasipten...
Şenlikler, bayramdan bayrama dönüşmüş.
İnsan içinde var olanı unutmuş.
Küçük bir su birikintisine yansıyan silueti...
Bazen utangaç.
Çok hevesli.
Çok da kırılgan.
Ne olduğunu biliyor, nasıl olacağını zaten bilemeyeceğinin farkında.
Adına umut denilen duygu, dünyasını kaplamış.
İyi ki var.
Peki korkmak.
Korkmaktan korkmak.
Ya duymak.
Duymaktan korkmak.
Bilmek, ama bilmezden gelmek.
Denklemi kuramıyorum.
Matematiği iyi biri de değilim zaten.
Mutlu olmayı seviyorum sadece.
Herkese yetecek kadar sevgim var, ama bazen sevmeye de korkuyorum.
Kelimeler cümlelere dönüşse de, cümleler birbirleriyle anlam karmaşası yaşıyor.
Bu karmaşadan nasıl kurtarıyor insan kendini?
Onu da bilmiyorum.
Peki ya sen?