Filmin konusuna baktığımızda böyle bir film izlemek çok cazip gelmez belki fakat izledikten sonra fikrinizin değişeceğine şüphe yok. Konu sade gibi görünse de işleyişi çok derinlere varmış ki şüphesiz yönetmenin katkısı büyük.
Filmden bahsetmek gerekirse,
8 yaşından itibaren gözleri görmeyen, 45 yaşında evli ve bir çocuk babası olan, amcasının yardımı ile tedavi için Fransa'ya gönderilen Yusuf'u (Youssef'i) anlatıyor.
En sevdiğim anlardan biri oldu yüzük sahnesi. Üniversite de profesör olan Yusuf ders bitip sınıf boşaldıktan sonra yüzüğünü düşürür. Yüzüğün gittiği nokta da el yardımı ile yüzüğü arayan Yusuf'a bulması için eşi sessizce ve sadece yardım eder...
Yusuf tedavi için Fransa'ya gider.. Ameliyat olur ve 37 yıl sonra gözleri görmeye başlar.
(Her şeyin çok güzel olacağını düşünmüştüm fakat o sahneden sonra bir çok şey, hatta her şey değişti.)
Bu sahnede de aaa yine bu adam! dedim evet :)
Çok sevimli, sempatik bir oyuncu. Bayılıyorum kendilerine :)
Yusuf gözleri açılmış şekilde kendi ülkesine gelir ve ailesi ile ilk buluşma gerçekleşir. Ah o sahneyi ayrı değerlendirmek lazım!
Maalesef havaalanında ailesini gören Yusuf'un hayatı bu saatten sonra artık tamamen değişir.
Verilen sözler, edilen yeminler çok daha sonra gelir akla....
İsteklerimizin sonu sınırı yok. Önce bir şeyi istiyoruz, sonra çok istiyoruz.. Sonra o gerçekleşiyor ve daha fazlasını istiyoruz. Bu döngü değişmiyor maalesef. Hakkımızda en hayırlı olanı istemeyi bazen sonraya bırakıyoruz..
Majid Majidi'nin unutulmayacak filmlerinden biri. Ve evet yine mutlu sonla bitmiyor...
Majid Majidi'nin diğer filmleri hakkında ki düşüncelerim :)