Sonbahar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sonbahar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Temmuz 2025 Pazar

“Nasıl?” diyen bir sonbahar günü…

Yaprakların sararmaya başladığı, tarifini yapmakta bazen zorlandığım bir sonbahar günüydü. Kelimeler boğazıma düğümlenmişti. Nereye gideceğimi bilmiyordum.. evden çıkarken yanıma birkaç anlamsız eşya aldığımı fark ettim. 

İşte o gün, biriyle tanıştım.

Sanki birbirimizi önceden tanıyormuşuz gibi sohbet ettik. Hayatlarımızdan bahsettik. Ve artık arkadaştık.

Bir gün bana “Nasıl?” dedi.

“Nasıl bu kararları aldın? Hayatına nasıl bir yön çizdin? Hiç mi düşünmedin kendini? İnsan kendini düşünmez mi?”

Dilek ablaydı bu. Ayna oldu bana.

Çıkmaza girdiğimde hâlâ o gün yaptığımız o sohbet gelir aklıma.

Gözlerimin içine bakarak “Nasıl?” ve “Neden?” diye sormasını unutamıyorum.

Daha önce kimse böyle sormamıştı.

İşin garibi, hâlâ soran yok.

“Nasıl?”

“Neden?”

“Neden böyle düşündün?”

“Gerçekten ne hissettin?”

Hayatımda bu soruları bana gerçekten soran tek kişi, Dilek abla oldu.

Düşünüyorum da…

Birini seviyoruz.

Bütün kalbimizle, benliğimizle, saf ve içten duygularla…

Ama eğer karşı tarafla aynı düşüncede olmadığımız bir konu da, çoğu zaman ilk karşılaştığımız şey yargılanmak oluyor.

Cümle genellikle şöyle başlıyor:

“Sen…”

“Sen bunu yaptın.”

“Sen bunu söyledin.”

“Bana bunu nasıl söylersin?”

Ama şu cümleyi pek duymuyoruz:

“Bunu sana düşündüren ne oldu ki?”

“Ben ne yaptım da böyle hissettin?”

Kimse üstüne alınmaz.

Oysa sevgi kıymetlidir.

Sevmek kıymetlidir.

Ve karşılıklıdır.

Sevenin gözünde sevgi nasıl en üst mertebedeyse, sevilenin de aynı sorumluluğu taşıması gerekir.

Hayat, birkaç cümleye sığdırılamayacak kadar kısa.

O yüzden bazen anlamını aramayı bırakmalı, bulduğumuzla kıymet bilmeyi öğrenmeliyiz.

 


“Nasıl?” diyen bir sonbahar günü…

Yaprakların sararmaya başladığı, tarifini yapmakta bazen zorlandığım bir sonbahar günüydü. Kelimeler boğazıma düğümlenmişti. Nereye gideceği...