Ankara'da görülmesi gereken yerler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ankara'da görülmesi gereken yerler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Nisan 2014 Çarşamba

Suluhan Pazar Günleri Açık mı?

Öncelikle bu konuya bir açıklık getirmek istiyorum. 
Suluhan'a gittim, öğrendim. 
Pazar günleri kapalıymış, şimdi içimiz rahat edebilir :)

Bu da nesi? diyenler için hemen söyleyeyim; Suluhan Çarşısı yazımın ardından arama motoruna en sık düşen arama, Suluhan pazar günleri açık mı? sorusu oldu.
Konuya bu yazı ile açıklık getirmiş olduğumu düşünüyorum. 


Ayrıca Suluhan'a gittiğinizde, mutlaka ama mutlaka ahşap yakma sanatının icra edildiği yeri ziyaret etmelisiniz :)

Bir de bugün arama motorum da gördüm, çok hoşuma gitti.
**''Sevdiğime güvenmek isteyirem'' diye. 
Çok haklısın. 
İnsan sevdiğine güvenmek ister :)




18 Ocak 2014 Cumartesi

Ahmet Hamdi Akseki Cami

Ankara da olan bir çok arkadaş biliyordur Diyanet İşleri Başkanlığının yaptırmış olduğu Eskişehir yolu üzerinde bulunan son derece lüks Ahmet Hamdi Akseki Cami'yi.
Cami; Hadis müderrisi, diyanet azası, Rıfat Börekçi'nin yardımcılığını yapan 
Ve Rıfat Börekçi'den sonra Türkiye'nin 3. Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki'nin adını almış.
Vefa güzel şey.


Cami'ye girer girmez ilk fark edilen şey avizelerinin olmayışı oluyor. O yüzden gündüz yerine akşam gitmiş olmayı daha çok isterdim. Zira ışıkların mimari dokunuşları ortaya çıkaracağına şüphe yok. Ayrıca bu Cami hakkında duyduğum şeylerden biri de bir çok ilki barındırıyor olması.
Benim için en büyük ikinci ilk turkuaz renkteki halıları oldu. Çok beğendim, hatta bayıldım huzurlu bir renk olmuş ve bir çok ayrıntı bu renkle bütünleşmiş.
Üçüncü ilk'im Cami'nin kapıları, dışarıdan girebileceğiniz içeri açılan bir çok kapısı var bu Cami'nin.
(alt resimde en sağ alt köşede ki kapı gibi)
Evet, dördüncü ilk'im de üst kata çıkabilmek için içerden merdivenlerinin olmayışı oldu. Yani alt katı gezdikten sonra bayanlar katına çıkabilmek için ayakkabı faslını tekrarlamak gerekiyor.


Cami'nin en sevdiğim taraflarından biri de sadeliğinin yanında bulundurduğu şıklığı, zarafeti. Detaylara yer verilmiş ama hiç bir ayrıntı abartılmamış. Sadeliğin, mütevaziliğin daha şık olduğunun aslında bir kanıtı sanki..

Ve bir de en güzel taraflarından biri cemaati. Bulunduğu bölgenin böyle bir mimari de ve bu büyüklükte bir Cami'ye ihtiyacı varmış da sanki yıllardır insanlar bu Camii'yi bekliyormuş gibi...


Cami hakkında söylenecek çok fazla söz varken en güzel şey bu sadeliği, güzelliği gidip görmek olur. Hizmet edebilmek çok büyük bir lütuf, bu lütfu hayırlı olan işlerde kullanan insanlara Allah kolaylık versin.


“Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır.” (Tevbe 18)



23 Nisan 2013 Salı

Avrasya Günleri


Aslında fuara gitmek aklımda yoktu. Taa ki Alanay blogunun güzel sahibesi davet edene kadar.
Güzel daveti, güler yüzü için kendisine çok teşekkür ederim. Gitmeseymişim, gerçekten çok şey kaçıracakmışım.

Alanay hanımın ve standının resmini çektim, lâkin buraya resim koymamaya karar verdim.
Nede olsa gidip görmek, el emeği göz nuru eşyaları karıştırmak herkesin hakkı :)



Tevafuk diyoruz ya, işte fuara gittiğim gün öyle güzel bir tevafuk oldu ki benim için Koreli! değil ama Kırgızistan'lı arkadaşımı gördüm. Haliyle özlem giderdik.
Bir de Hindistan standının sahibi Abdul Bey vardı, Türkçe bilmiyor.
Do you speak english? dediğin de, unfortunately dediğim için kendimi asla affetmeyeceğim.


Abiler yan standdan, arkadaşımın arkadaşları :)
O da Koreli! değilmiş..


Hüsn-i Hat sergisinden, Kelime-i Tevhit. 
Mutlaka görülmesi gereken öyle güzel eserler var ki...


Giderseniz, Şaziye&Dolunay standına ve
Hindistan standına mutlaka ve mutlaka uğramalısınız :)


Not: Twitter da güzelim Moğol'lu miniklere Koreli dediğimi hatırlayan arkadaşlar vardır :)


15 Nisan 2013 Pazartesi

Ankara Ney'hâne

''Tûtî-i mu'cize-gûyem ne desem lâf değil
Çerh ile söyleşemem âyînesi sâf değil
Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil.''

Nef-i Ömer Efendi'nin yazmış olduğu bu güzel eseri Zeki Müren'den dinlemek için buraya tıklamalı,
Ömer Faruk Keskin Hoca'dan dinlemek için ise burada bahsettiğim Ney'hane'ye gitmelisiniz!

Bazen yaşadığımız küçük anlar hayatta hiç bir şeyle kıyaslanamayan özel anlardır.
Bizi oraya götüren, o anları yaşattıran güzel sebepler vardır.
Nasipli olmak vardır hayatta,
Gönlü güzel insanlarla tanışmak vardır!

Neyden bahsediyorum? Aslında, Ney'den değil! Ney'hane'den bahsediyorum sizlere. Ney'de ki aşkı anlatmaya benim kelimelerim yetmez. Ama, belki Ney'hane'yi anlatarak yaşayabileceğiniz güzel anlar için vesile olabilirim sizlere..


Pazar günü açık olabilir mi? Düşüncesiyle devam ettik yolumuza.. Önce durduk bahçesinde, baktık ki ışıklar yanıyor, sesler geliyor, usulca çıkalım merdivenleri bir fotoğraf çekip döneriz, derken!
Kapı açıldı,
İçeri davet edildik,
Baş köşeye oturtturulduk.
İşte orada başladı Ney'hane'nin sıcaklığı.


Ders yapan Ney'hane sakinlerini dinledik.
Ardından konuştuk, tanıştık.
Taze, nefis, mis kokulu çaylarından içtik.
Tekrar davet edildik. 
Allah razı olsun!


Unutulmasına ramak kalmış güzellikler var Ney'hane'de..
Hoş sohbet, muhabbet var.
Sıcaklık var.
Gülen yüzler var Ney'hane'de...
Misafire değer vermek,
Huzur bulmak var!


Ney'i anlatmaya yetmez dediğim kelimelerim, Ney'hane'yi de anlatmaya yetmemiş olabilir. O yüzden gidin, görün derim. Ney'in güzelliğinin yanında Ney'hane'nin sıcaklığına, oranın huzuruna sizde varın isterim!


5 Nisan 2013 Cuma

Ağaçoğlu Cami


Küçük ve güzel bir Cami'deydim hafta sonu,
 Ağaçayak aynı zamanda Ağaçoğlu deniliyormuş bu Cami'ye


Tarihi eskiye dayanan yerler gördüğümde aklıma gelen ilk şey, buralara daha önce kim bilir kimler gelmişti.. diye düşünmek oluyor. Sanırım bunu daha önce yine söylemiştim..
Bu küçük ve güzel Cami'nin hakkında bilinmesi gerekenler sadece bir tabelaya sığacak kadar az maalesef.


Yine de eski bir ahşap kapı gıcırtısını duymak insanın ruhunda farklı bir etki yaratıyor
Kapıya dokunmak dahi farklı..


İçeriye adım atar atmaz restorasyonun sadece dışarda kaldığı farkediliyor, maalesef..


 Cami'nin içinde restorasyon yapılmamış olsa da sadece tavana ve kapıya baksa doyar insan.


Ağaçoğlu Cami'yi sevdim ama cemaati çok olsaydı bir de halıları kırmızı olmasaydı, ahşap merdivenleri de sallanmasaydı daha çok sevecektim. 


Oradan sonra bir de Hacı Bayram Cami'ye uğradık. Partnerimi beklerken doya doya dağılan cemaatin güzelliğini izledim.

Böyle bir güneş varken yağmurun yağacağını tahmin edemezdik tabi.


Yağmura Suluhan'da yakalandık.
Yağmurun bereketinden nasibini almış, aynı günde 3 Cami gezmiş biri olarak kendimi şanslı saysam,
ayıp olmaz herhalde :) 


3 Mart 2013 Pazar

Ahi Elvan Cami

Karar verdim, Ankara'da gezilmedik Cami bırakmıcam inşallah! :)
Bundan sonra Ankara'da ki Cami'ler ile ilgili bol bol yazı görebilirsiniz.


Ankara kalesine giderken sol tarafta kalan Ahi Elvan Cami küçük gibi görünse de manevi huzuru ile insanın ruhunda büyük etki yaratıyor. Kimlerin sevabına, kimlerin günahına şahit oldu acaba bu taş duvarlar.. diye düşünmeden edemiyor insan.


Cami kadar, Cami ye yoldaşlık eden imamda önemlidir aslında. Ahi Elvan Cami'nin imamı bizi fotoğraf çekerken görünce ve öğrenci misiniz?araştırmamı yapıyorsunuz? yardımcı olalım diyince çok mutlu olduk. Çünkü;
Daha kapıdan içeri girmeden misafir edilmek! var bu Cami'de..


Akşam namaz vaktine doğru gittiğimiz için sorular sorup birşeyler öğrenemedim Cami hakkında. 
İnternetten okuduğum kadarıyla biliyorum..
O yüzden bahsedemiyorum.


Ama şunu söyleyebilirim, benim gibi hala gitmeyenler önünden geçipte içine girmeyenler!
Bu maneviyatı büyük, huzurlu cami'den kendinizi daha fazla mahrum etmeyin :)


Giderseniz, bayanlar için ayrılan katta iki adet Kur'an-ı Kerim görüceksiniz. 
Gördüğünüzde düşündüklerinizi ise işte benim gibi dile getiremeyebilirsiniz.. 




25 Mayıs 2012 Cuma

Hacı Bayram Camii



Hazırladığım en uzun post oldu. Umarım sıkılmassınız :)

İşte burası Ulus'un kalbi!
Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin türbe-i şerifi ve Hacı Bayram Cami






Sevgili arkadaşım sahineydiask ile
sınav öncesi niyetlenmiştik Hacı Bayram Camii'ne gelmek için ve
bir kandil daha geçirmek nasip oldu elhamdülillah bu muhteşem Camii'de.





Köşede duran stanttaki lokumlardan yiyemesekde, coşkulu ve neşeli kalabalığı görmek şahane bir duygu oldu bizim için.
Sol tarafta ise yapılan çeşme kocaman çok güzel bir hava katmış Camii'ye, yapandanda yaptırandanda Allah razı olsun.



VE
 Camii avlusundan asaleti ile görünen Ankara kalesi...





Sanki gittikçe güzelleşiyor bu Camii, her gidişimde bir önceki gidişimden çok daha fazla seviyorum buraları..




Okunan mevlid-i şerif'in ardından kalabalığın dağılmasını beklemedik tabi :)
Çünkü akşam ve yatsı ezanları arasında bir mevid-i şerif daha okunucaktı.




Bu güzel günün fotoğrafları arkadaşım sahineydiask'a ait. Kendisi fotosever ve benisever bir insan olduğu için sağolsun bol boll fotoğraf çekti :)



Camii'nin içinden bir görüntü. Aslında diğer tarafıda görüntülemek istedi sahineydiask
ama namaz kılanları rahatsız etmek istemedik.



Camii'nin en sevilen köşelerinden...
 

Gün böyle bitmedi aslında, senede bir defa Ramazan ayının son 10 gününde açılan Çilehane'yi kandil sebebiyle bugün tekrar açmışlar.
Ama üç saati kadınlara, üç saati erkeklere ayırmışlar.
Biz geç kalmış olsakda sağolsun oradaki sorumlu amcalar ve güvenlikler görmek isteyen ve geç kalan bir grup bayanın görmesine müsaade ettiler.





İlk başta içeri neden insanları azar azar aldıklarını anlamamıştım. Çünkü hayallerimdeki çilehane; kocaman, ferah bir alana sahipti Hacı Bayram-ı veli hz.leri kalıyordu sonuçta orada, içeri giren insan sayısıda bu kadar sorun olmamalıydı...



Derken...
''kafalarınızı eğerek geçin'' diyen bir görevli ile karşılaştık.
Nasıl yani! demeye kalmadan minicik bir kapının içinden geçtik ve kafamızı çevirince üst resimde görünen, çok amaçlı dolap ve raflar ile karşılaştık.




O dolapların karşısında bulunan bir kaç basamak. Onun üst kısmında da çilehanenin havalandırması bulunuyor.



Başımızı kaldırınca tahtadan yapılmış olan orjinali bozulmadan korunan tahta tavan ile karşılaştık.


Burası ise Hacı Bayram-ı Velii hz.lerinin banyo ve lavabo'su imiş.



İşte bu kapı; vay bee dedirten, düşündüren ve utandıran bir kapı. Buradan tek sıra halinde ilerliyip Hacı Bayram-ı Velii hz.lerinin günlerinin büyük bir çoğunluğunu geçirdiği odaya ilerliyorsunuz. Zaten o uzun koridorda iki kişinin yanyana yürümesi mümkün değil.




Üstte görünen foto antreden bir görüntü.


Bu kapı ise bel hizanızı biraz geçen boyda olan bir kapı. İçeri geçerken ''aman kafalara dikkat'' diyen görevliler olmasa bir çok kişinin canı yanabilirdi.
Biz 5 dk zor kaldık, Hacı Bayram hz.lerinin 40 gün ibadet ettiğini düşününce karmaşık duygular kaplıyor insanı.




Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin ve öğrencileri Akşemseddin, Şeyh Eşrefoğlu Rumi'nin ve tarikat üyelerinin kaldıkları odalardan biri...



Burada bir önceki resimdeki boyutta olan bir diğer oda. İçeride en fazla 2 veya 3 kişi oturabilir. Dünya rahatı düşünülmeden yapılmış olan yapıtlar.


Bu fotoğrafta son bakış ve bir iç çekiş oldu.

Bir kandili daha Hacı Bayram Camii'nde geçirmenin verdiği mutlulukla günü sonlandırdık.
Yol arkadaşım sahineydiask'a teşekkür ediyorummm fotoğrafları ve yol arkadaşlığı için :)

Daha nice kandillerimiz olur inşAllah...
Herkese Hayırlı Cuma'lar
:)



15 Mayıs 2012 Salı

Suluhan Çarşısı


Ankara'nın Ulus semtini ne kadar sevdiğimi daha önceden söylemiştim :)
Ulus'taki hâlin çıkışının tam karşısında Suluhan Çarşısı'nın tabelasını görebilirsiniz.
Belki ilk görüşte pek sıcak gelmeyebilir. Ama merdivenlerden inip içeri girdiğinizde karşınızda ki çarşının tarih koktuğunu farkedebilirsiniz.
Çarşının tam ortasında olan mescid mükemmel!


Ulus'a o gün ablam istediği için gitmiştik. Ben öyle koştur koştur gezmeyi pek sevmem.
Şöyle aheste aheste doya doya gezmeliyim :)
Ablam buna müsade etmedi tabi.
Evli, çocuklu olunca sorumluluklarda değişiyor.
Bu seferlik dediğin gibi olsun dedim :)



Yakaladığım bir kaç kareyide sizinle paylaşmak istedim.
Bu kolyeler çokkk güzeldi. Gözüme bir kaç tanesini kestirmiştim bile ama ahh abla alacağım olsunn !!
Çarşının içinde o kadar çok incik boncuk satan yer var ki bazı dükkanlar özellikle ışıl ışıl.
Fiyatlarda genelde gayet uygun.




Oturan şirin biblolara, kuğulara bayıldımm. Kim bilir içerde ne güzellikler vardı..


En çok bura için gideceğim bir daha ki sefere.
Ahşap yakma sanatı şahane birşey. Burada gördüklerimde çok güzeldi.
En son geçen sene Ramazan ayında Hacı Bayram Camii'ne açılan fuarda görmüştüm kendilerini. Ama böyle güzel, minik, şirin yerlerde olabileceklerini tahayyül edememiştim.


Suluhan'ı eminim bilenler çoktur. Bilmeyenler için tavsiye edebilirim.
Ben doya doya gezemedim, siz gezersiniz inşAllah :)
Hayırlı ve mutlu günler!!

Herkese Selam

Önceden fotoğraflar biriktirir, taslaklar oluşturur en çok da yazıp silmek, bazen kendime saklamak, bazen anı oluşturmak istediğimde blog sa...